Koyu bir hüznün aydınlık yarınlarına sesleniyorum
Attığım kulaçların haddi var hesabı yok
Bildiğim yollar bilmediklerine çıkarken
Dirayet timsali zihnim aklımı selim tutmaya çalışıyordu
Düşünce hızım konuşmamdan hızlıydı
Enerjimin katmanları mitokondirileriyle sekronize
Bir tat,bir doku bir ruh ne aranıyordu?
Bilinmezlik girdabı masumca beni içine çekiyordu
Yorduğum hayat sıra kendisine gelmişcesine yormaya hazırlanıyordu
Nasıl kıyardı? Hırçınlaştırırdı öfkesine yenilenleri
Sakinlik bir meziyetti
Bana verilmemiş olan başkalarına ise hediye edilen bir armağan
Yanıma bıraktığım boş koltuk artık silik ve yorgun
Hevesi de yok birikmiş gölgeler
Yanıma düşürdüğüm gölgem şeffaf ve parlak
Bir dilek tuttuk yarınlara
İnce bir sızı kapanıyor artık
Çektiğim sürmeler artık yazgıma
Silemesin kimseler kendimden başka ...
16/10/2023
Pınar PEKĞÖZ
Anne ve Ölüm
Bir arkadaşımızın babasının vefatı dolayısıyla annemin vefatını hatırladım.
Ben ölümün yaşam kadar normal, yaşamak kadar ölmenin de hayatın içerisinde olduğunu annemin vefatıyla gerçekten anladım.
Hayatın ne sadece bir başlangıç ve ölümün ne sadece bir son olduğunu bütün inanç sahipleri gibi ben de düşünürdüm. Gerçekten de iman sahibi bir insan
Yeni Diyalektik
_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler
_Tanrı, ilk masondur. Masonlar
_Orospu çocuğu. Marques de Sade
_Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson
_Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
Okuma Listem
DÜNYA EDEBİYATI 📚
*HOMEROS
İlyada Destanı ✓
Odysseia Destanı ✓
*DANTE ALİGHİERİ
Yeni Dünya✓
İlahi Komedya✓
Gökyüzü hırsızları
Kaç kişi kafasını kaldırıp gökyüzünü izliyor, o güzel maviliğin, maviliğinin güzelliğini kaç kişi merak ediyor? Bulutların dansını, güneşin yaşam saçan güzelim ışığını, gece parıldayan milyarlarca yıldızları, Ay'ın tarifsiz şekillerini ve aydınlık yüzünü kaç kişi merak ediyor? Sahi göç eden leylekleri izlerdik artık aklımıza gelmiyorlar mı ?
Bir Genç Kızın Gizli Defteri Serisi: İpek Ongun
Sizlere uzun soluklu, çokça macera ve insan ilişkileri üzerine yaşanmışlıklar barındıran bir seri ile geldim ancak şunu belirtmeliyim ki; serinin son iki-üç kitabını okumadım. En son 10. kitabı okudum. İlk kitabın yayın tarihi 1990. Son iki kitabı yayın tarihi 2016. Yani siz anlayın ne kadar uzun soluklu olduğunu. Seri sıralaması ise şu
Nasıl nerden başlasam gerçekten bilmiyorum. Kuşadası gezim ile ilgili uzun uzun konuşacağım ve yazacağım .Yollarda tek tek notlar aldım okadar çok gezdim ,okadar çok keşfetmeye çalıştım ki .. Kusursuz doğası ,güzellikleri ile ağzımda kocaman bir gülümseme ile beni ve ailemi kendine hayran bıraktın .Akdeniz'e nazaran her bir hücremi ince ince okşayan yumuşacık ve çarşaf misali denizi , milli parkı ,Zeus mağarası ,kadınlar plajı ,Davutlar .. ki en çok burayı sevdim :) anlatmakla bitiremem . Yarın dönecek olmamın minik bir burukluğu var üzerimde ama emlakçı ile görüşüp yazlık alma konusuna hiç girmiyorum 🫢🤗😁 dedim ya uzun uzun anlatacağım. Artık aynı gökyüzünün altında güneşlendik ,aynı berrak sularda serinledik ,limana doğru yol aldık ,feneri uzun uzun izledik ,barlar sokağında sabah dörte kadar bira 🍻 içtik dans ettik ,ortalık sakinlesince güneşin doğuşunu izledik ve dahası .. şuan kaldığım odada kulağıma şehrin müzik sesleri geliyor .saat 21 de güzel güzel caliyorlar :)) kervansarayi görme imkanım oldu. Zeus mağarasında merdivenlerden çıkarken incir ağacına dilek tutup ip bağladım 😊 hatta starlink uydularini dahi gördüm dün gece daha ne olsun değil mi ? Demeyin ! Zira aklım bana başka şeyler söylüyor .. Sevgili Ege mavini denizinden ,beyazını gökyüzünden , kahverengini dağlarından almışsın ..ve büyük bir aşk ile bağlandım. Hasret ile .. hoşçakal.
Devlet başta olmazsa, kuzgun leşte olur.
O vakit ne ana kalır ne bacı, ne kızlar kalır ne kızanlar, ne kardaş kalır ne soydaşlar, ne yâr kalır ne yâranlar...
Tastamam millet gider; hepsinden evvel din gider, soy gider, ar gider, ırz gider!"
Şah İsmail..
bir sünni tarikatın şeyhiydi; Safeviyye. Bu, geniş bir coğrafyaya yayılmış, gayet
Atsız Hoca, bütün talebelerini yanında toparlıyor. Yusuf Kadıgil'di herhalde ilk giden öğrencisi, doğrusu hem öğrencisi hem tabutluk arkadaşıydı. Hani biraz küs ayrılmışlardı ya o sebepten herhalde hemen Altan amca gitti, peşinden Sami amca, Erk amca, sonra Yücel amca, Mustafa Amca şimdi de Aydil amca.
Tanrının gel buyruğu erişiyor,
06.02.23 Deprem
Hayatımızın ince bir pamuk ipliğine bağlı oluşu ve aslında hiçbir zaman o pamuk ipliği tutanın biz olmadığımızı fark ettiğimiz anlardaki acizliğimizi, kalbimizin atışını, elimizin ayağımıza dolaşışını nasıl anlatayım bilmiyorum. Hangi kelimeleri kullanayım da bizi o andaymışız gibi hissettirsin onu da bilmiyorum.
Yalnızca yattığım yerin sallanışı beni bu kadar etkiliyorsa, şimdi hâlâ yer altımızdan çekiliyormuş gibi uyuyamıyorsam gerçek bir felaket anında ne hissederdim ben? Bugün yaşanan bu felaketin asıl oyuncuları saatlerce onca enkazın altında tek bir ses bile duyamıyorken belki, hele bir de buz gibi soğukta nasıl duruyorlardı? Nasıl bir umutla bekliyorlardı?
Enkaz altında olsam, şimdi yanımda oturan kız kardeşime seslensem ve sesini duyamasam ne olacaktı, beni o an ne ayakta tutacaktı ben bunları sıcak odamda hayal bile edemiyorken bu anları gerçekten yaşayan binlerce on binlerce hatta belki yüz binlerce insan vardı dışarda. Ne söylemeliyim, ne yapmalıyım bilmiyorum. İçimdeki bu his, bu yük beni uyutmuyor derken birkaç dua, iyi dilek fısıldayabiliyorum geceye sadece:
Allah önce dışarda bir yardım için bekleyen ve o yardım için durmadan didinen herkesin sonra da bütün insanlığımızın yardımcısı olsun. Çünkü biz bazen gerçekten o kadar aciziz ki bu yardımdan başka umabileceğimiz tek bir şey bile yok. Bazen tek umudumuz bu his, bu inanç. Onu bulabilmemiz ve içimizi ısıtabilmesi dileğiyle...
Şehit edilen Şalcı Bacı
Dilek Sipahi;
YIL 1926… Yer Erzurum…
Şehirde gizli bir heyecan var…
Bir kadın asılacak..
Osmanlılar zamanında kadınlar idam edilmezmiş… Bir meydana bir sehpa kurulmuş… Jandarmalar kadını götürüyorlar… Kadın çarşaflı… O tarihte Anadolu’da bütün Müslüman kadınlar çarşaflıydı… Kadının suçu ne? Yeni çıkartılan Şapka Kanunu’nu tenkit etmiş…
Kadın
“Dünyanın unutulmuş bir köşesinde, küçük bir kasaba varmış. İnsanların birbirleriyle uyum içerisinde yaşadığı, herkesin birbirine saygı gösterdiği, sevginin değer gördüğü bir yermiş burası. Neredeyse her gün kutlamalar yapılır, kahkahalar eksik olmazmış. Âşıkları da bolmuş. Bu sevgililerin çıkmayı sevdikleri çiçekli bir tepe varmış. Yıldızlı Tepe