Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
içten gelen.
Hep üzüntüyü , acıyı , kırgınlığı beni güçsüz kılan duyguları erteledim. Yaşamadım. Ya da üstünü örttüm. İşte şimdi yaşayamadığım her duygunun esiri oldum. Yitik düştüm. Bitap oldum mutlu anımda bile. Üstümde hep esintisi var . Ve ben ,güçlü olmak zorunda hissettim hep. Çünkü zayıf olursam diğerleriyle aynı olurdum. Kimse benim zayıflığımı görsün istemiyorum. Ama bende zayıf hissedecek kadar insanım. Ve sırtımı hep kendime dayamak istiyorum ki düştüğümde başkası da düşmesin ya da başkasına bağlı olmayayım. Yardım istemek işte hep bu yüzden zor gelir. Ben kendime yetmeliyim. Kendimle olmalıyım. Ama öyle anlar geliyor ki insan yetemiyor duygulara. Bu yüzdendir yazışım. Başkasına değil yine kendime yazıyorum. Kalsın ki anılarım burada . Okudukça anayım o anları. İçimde kalmasın. Yıpratmasın beni. İsteyecek ve hayal edecek kadar gücüm var ama harekete geçmek kolay değil. Bir kısır döngüdeyim şimdi. Hırpalanıyorum. Yine kendimi suçluyorum tabii. Ama bu, biriken, yaşanmayan duyguların yansıması. Farkındayım. Bir şey yapmak zorunda olmaktan yoruldum. Ya bir şey yapmasam , biraz dursam olmaz mı? Hayat otobüsünün durağı yok mu? Hep mi ilerlemeliyim? Belki evet . Ama ... Amalar bitmez ben yazsam da. Burada bırakıyorum şimdi kalemi. Biraz zamanla akayım. Kim bilir? Ne ola?
Böyle başlıyor bu kitap.
Bir kez ruhunu teslim ettin mi her şey mutlak bir kesinlikle gelişir, kaosun ortasında bile. Başlangıçtan itibaren her şey kaostan ibaretti; beni saran, içinde solungaçlarımla nefes aldığım bir sıvı. Ayın hiç batmaksızın donuk donuk parladığı alt katmanda her şey pürüzsüz ve verimliydi; yukarıdaysa gürültü ve ahenksizlik hâkimdi. Her
Reklam
282 syf.
·
Puan vermedi
·
43 günde okudu
Hep merak ederdim acaba şunu yapmasam acaba ne yapıyor olurdum diye. Nora’nın gözünden onun hayatlarını yaşamak ilginçti. Sonu belliydi ama kitaptan çıkarılacak güzel bir ders var. Ne bileyim bende gitmek isterim Gece Yarısı Kütüphanesine :))
Gece Yarısı Kütüphanesi
Gece Yarısı KütüphanesiMatt Haig · Domingo Yayınevi · 202154,5bin okunma
Gene de bir sürü kağıt, defter ve not kaldı. (Artık bunları da atamazdım.) Sonra, fotoğrafları albümlere yerleştirmeğe başladım (Tarih sırasında bazı yanlışlıklar oldu herhalde.) Yüzüm, günden güne hiç değişmediği halde (bunu, her sabah aynada yaptığım gözlemlerle biliyordum), resimler arasında vahim farklar vardı. Bu değişikliği, yüzümde