İnsan hayatı karşılıklı olarak kandırılıp hiç bir şeyin farkına varmadan birbirlerini incittiği ve bu tuhaflığın bariz bir şekilde ortada olduğu örneklerle dolu.
İşin özünde, bütün bu dünyamızın küçük bir gezegende büyüyen minik bir küf olduğunu düşün. Biz ise düşünceler ve işler gibi ulvi şeylerimiz olduğunu düşünüp dururuz. Hepsi birer kum tanesi.
Haritasız ve dümensiz kalmış, gideceği limanı olmayan bir gemiydi. Kendini akıntıya bırakıp sürüklenmek, en azından hareket etmek, hayatta kalmak demekti ki içini acıtan şey de zaten buydu; yaşamak…