Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tesadüfte körlük esastır, mantıksızlık esastır.
Sayfa 77 - hece yayınları 3. baskı
İç dünyamız yıkılmışsa, dış dünyayı da yıkık görürüz.
Sayfa 56 - hece yayınları 3. baskı
Reklam
Doğrusunu bulabilmek için, yanlışından kurtulabilmek, güzel şey değil midir?
Sayfa 55 - hece yayınları 3. baskı
Necip Fazıl olmasaydı, Necip Fazıl'ın çilesi, mücadelesi olmasaydı, Necip Fazıl'dan sonra gelen kuşaklar -mesela Sezai Karakoç-olmazdı. Sezai Karakoç'ta gördüğümüz, daha dingin, daha arı duru Müslüman zihninin daha belirginleştiği, medeniyet fikrinin yol haritasının çıkarıldığı bir yolculuk gerçekleştirilemezdi.
Üstâd'ın hapishanedeki ruhî çilesi...
Bir şeyler, müthiş bir şeyler oluyor gibiyim. İkiye bölünüp kendi kendimi boğmak, kendi kendimi yutmak gibi hisler içindeyim. Allah'ım; bana tahammül ver yalnızlığa! Dudağımda derin ve kâmil bir tebessüm, emrettiğin çileyi doldurayım... Fakat yıkılmayayım... Bana tahammül ver yalnızlığa!
Sayfa 47
ASIL KIYAMET...
- "Necip Fazıl'ın şiirinde, asıl kıyamet, iç dünyamızda olup biten kıyamettir. Değişim ve oluşum içteki bir ilerleyiş içindir. Bunun için şair: "Boşuna gezmişim yok tabiatta / İçimdeki kadar iniş ve çıkış" demektedir. İnsanın çektiği ruh çilesi ona, "bir kanlı şafakta, yepyeni bir dünya hediye edecektir". Çekilen düşünce ızdırabı, peşin öğretilerden insanı kurtaracak ve insan "hakikat"ı anlatılmaz azap ve çileler sonunda bulacaktır. İnsan ruhu, bu merhalelerden, akrep kıskacını andıran zehirli iç sancılarından geçtikten sonra "İlâhî yapı"yı gören gözlere kavuşacak, atomların içindeki şenlikleri bile fark edeceği bir hissiyatın sahibi olacak, "Rabbi bilecek"tir..."
Sayfa 62 - 63, Necip Fazıl'ın Şiiri I, -Diriliş 1970- Diriliş yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ne kadar yalnızız, ne kadar yalnızız!... (Paskal) ın dediği gibi: "Yapayalnız ölürüz." Yapayalnız yaşar ve yapayalnız ölürüz.! İşte bu yalnızlığı kökünden giderici ve büyük visale erdirici yol.. Onun ilk çilesi içindeydim.
NECİP FAZIL ve ÇİLESİ...
- "Necip Fazıl'ın Şiiri (çilesi), ilkin sükûnetli bir yaz akşamı gibi başlıyor, sonra bir denizin dalgaları gibi içten içe girdaplaşıyor. İlkin bütün hayat yoğunluğunu toplayan ânlar canlandırılıyor, sonra eşyanın derinliği, sesin ötesi aranıyor. Ruhun ışıklı bölgelerine iniliyor, yavaş yavaş ölüm, öldükten sonra dirilme, şiiri dört yandan sarıyor. Ölü, yaşayanı içinden aydınlatıyor. Zaman, bir sürekli ızdırabın şuurudur. "Tende acısız yatan bir bıçak"tır. Hakikat, zaman ve eşya "ben"in çevresinde, yaradılış hikmetinin doğurduğu sonsuz yüce duygularla bilinmezliğin meydan verdiği korkunç acılar arasında asılı lambalar gibi, bir ışığı, bir gölgeyi getiriyor. Bu sonsuz neşe ile büyük acı, en büyük kaynaşma hâline "Çile"de ulaşıyor..."
Sayfa 53 - Mehmet Âkif, Yahya Kemal ve Necip Fazıl, -Diriliş 1970- Diriliş yayınlarıKitabı okudu
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.