Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Necip Fazıl Kısakürek’ in tesellisi
Eser vermenin ilk şartı, Çile çekmektir. Tohum çatlarken ve hayvan doğururken belli başlı bir oluş çilesi içindedir. Kaldı ki insan…
Sayfa 272 - Hayy kitapKitabı okudu
Necip Fazıl'ın şiirinde ise, asıl kıyamet, iç dünyamızda olup biten kıyamettir. De­ğişim ve oluşum içteki bir ilerleyiş içindir. Bunun için şair: Boşuna gezmişim, yok tabiatta İçimdeki kadar iniş ve çıkış demektedir. Asıl iniş ve çıkış, insanın içindedir. İnsanın .çektiği ruh çilesi ona, "bir kanlı şafakta, yepyeni bir dünya hediye edecektir”. Çekilen dü­ şünce ıstırahı, peşin öğretilenlerden inşam kurta­racak ve insan, “hakikat”ı anlatılmaz azap ve çileler sonunda bulacaktır.
Reklam
«Istırabımı görmeyen körün yüzüne tükürmek istiyorum» Diyen Fransız şairi ne kadar haklıydı. Benim, içinde yaşadığım ruh iklimine göre, Mustafa Şekip, kızgın çöllerin devesine nispetle buz dağlarının kutup ayısını yaşatıyor; ve idraksizlik içindeki üstün idraki, korkunç bir ahmaklık aczi halinde ortaya döküyordu. Ona sordum: - Sen öldükten sonra senden ne kalacak?.. Bir köşede pinekleyen, nasırlı ve çarpık ayaklarının şeklini almış iskarpinlerini gösterdi: - Bunlar kalacak!.. Ne kadar yalnızız, ne kadar yalnızız!..(Paskal)ın dediği gibi: «Yapayalnız ölürüz!» Yapayalnız yaşar ve yapayalnız ölürüz! İşte bu yalnızlığı kökünden giderici ve büyük visâle erdirici yol... Onun ilk çilesi içindeydim.
ASIL KIYAMET...
- "Necip Fazıl'ın şiirinde, asıl kıyamet, iç dünyamızda olup biten kıyamettir. Değişim ve oluşum içteki bir ilerleyiş içindir. Bunun için şair: "Boşuna gezmişim yok tabiatta / İçimdeki kadar iniş ve çıkış" demektedir. İnsanın çektiği ruh çilesi ona, "bir kanlı şafakta, yepyeni bir dünya hediye edecektir". Çekilen düşünce ızdırabı, peşin öğretilerden insanı kurtaracak ve insan "hakikat"ı anlatılmaz azap ve çileler sonunda bulacaktır. İnsan ruhu, bu merhalelerden, akrep kıskacını andıran zehirli iç sancılarından geçtikten sonra "İlâhî yapı"yı gören gözlere kavuşacak, atomların içindeki şenlikleri bile fark edeceği bir hissiyatın sahibi olacak, "Rabbi bilecek"tir..."
Sayfa 62 - 63, Necip Fazıl'ın Şiiri I, -Diriliş 1970- Diriliş yayınlarıKitabı okudu
NECİP FAZIL ve ÇİLESİ...
- "Necip Fazıl'ın Şiiri (çilesi), ilkin sükûnetli bir yaz akşamı gibi başlıyor, sonra bir denizin dalgaları gibi içten içe girdaplaşıyor. İlkin bütün hayat yoğunluğunu toplayan ânlar canlandırılıyor, sonra eşyanın derinliği, sesin ötesi aranıyor. Ruhun ışıklı bölgelerine iniliyor, yavaş yavaş ölüm, öldükten sonra dirilme, şiiri dört yandan sarıyor. Ölü, yaşayanı içinden aydınlatıyor. Zaman, bir sürekli ızdırabın şuurudur. "Tende acısız yatan bir bıçak"tır. Hakikat, zaman ve eşya "ben"in çevresinde, yaradılış hikmetinin doğurduğu sonsuz yüce duygularla bilinmezliğin meydan verdiği korkunç acılar arasında asılı lambalar gibi, bir ışığı, bir gölgeyi getiriyor. Bu sonsuz neşe ile büyük acı, en büyük kaynaşma hâline "Çile"de ulaşıyor..."
Sayfa 53 - Mehmet Âkif, Yahya Kemal ve Necip Fazıl, -Diriliş 1970- Diriliş yayınlarıKitabı okudu
Ne kadar yalnızız, ne kadar yalnızız!.. pascal'ın dediği gibi: <<Yapayalnız ölürüz!>> Yapayalnız yaşar ve yapayalnız ölürüz! İşte bu yalnızlığı kökünden giderici ve büyük visâle erdirici yol... Onun ilk çilesi içindeydim.
Reklam
Necip Fazıl'ın Adnan Menderes hakkında düşünceleri;
"Adnan Menderes: O, çilesi çekilmiş olarak hiçbir dünya gö­rüşüne bağlı değildi. Sıralayalım: İslam... Sosyalist... Ko­münist...• Liberal... Demokrat... Otokrat... Bunlardan hiçbiri değildi. Partisinin adı 'Demokrat' olduğu halde, tarihi ve felsefesi kendisince tam hazmedilmiş olarak o da değil­di. Birçoklarınca birbirinin aynı sanılan, fakat biri fertçilik, öbürü halkçılık manasına gelen liberalizm ve demokrasiden Menderes'in anladığı, yine birçokları gibi, kaba ve ablak bir hürriyet rejiminden başka bir şey değildi. Kültürü, asla bilgi satıcılığına vurmaksızın ve bildiğini bilgi hassasına çevirmiş ve kanına karıştırmış olarak yerindeydi ama bu bir orta mek­tep planının üstünde sayılamazdı."
Sayfa 313 - Necip Fazıl Kısakürek, a.g.e, Büyük Doğu Yayınları . 56,57, 44 2.
NECİP FAZIL VE ADNAN MENDERES Adnan Menderes, Necip Fazıl'ı, her zaman, hem maddi, hem düşünsel anlamda korur. Necip Fazıl, “Benim Gözümde Menderes' adlı bir kitap yazar. Menderes için şunları söyler:'yarı taşralı bir şıklık heveslisidir. Tam bir İzmir zarifi tipidir?(...)'O, çilesi çekilmiş olarak hiçbir dünya görüşüne bağlı değildi. (...) Menderes: her kusurunu peşinen bağışlamak, meziyetlerini de büyütmek zorunda olduğumuz adam! (...) 'Adnan Bey bir muammadır! Necip Fazıl'ın Menderes'le ilişkisi her zaman temkinli ve mesafelidir. Menderes'le, 1952- 1960 arası yaklaşık 10 kez görüşürler. Son görüşmeleri, Yassıada'dadır. Necip Fazıl, tanık sandalyesinde; Menderes sanık sandalyesindedir. Necip Fazıl'ın 'O Zeybek şiirinde anlattığı 'O Zeybek' Adnan Menderes'tir. Büyük Doğu'nun günlük bir gazete olarak çıkmasını bizzat Menderes ister. Örtülü ödeneği gazetenin emrine açar. Necip Fazıl da, Büyük Doğu davâsına Menderes'i kazanmak ister. Gazetenin ilk aylarında 'Menderes'e Hitap' başlığıyla üç başyazı kaleme alır. 1952'de, Büyük Doğu'nun kapatılma emrini Adnan Menderes'e verdirten Celal Bayar'dır Necip Fazıl'a göre. *** 'Necip Fazıl, gençliğinden beri hiçbir partinin ve kampın içinde (doğrudan) yer almaz. Kendisi, kamp ve kadro kurar. Bugün onun fikir ve inançlarını sürdüren bir cemaat olduğu da sosyal bir vakadır!'' Adnan Menderes'ten Recep Tayyip Erdoğan'a dek; Necip Fazıl, fikir ve inançlarıyla Türk siyasi hayatının hep içerisindedir.
Ne kadar yalnızız, ne kadar yalnızız!.. (Paskal)ın dediği gibi: Yapayalnız ölürüz! Yapayalnız yaşar ve yapayalnız ölürüz! İşte bu yalnızlığı kökünden giderici ve büyük visâle erdirici yol…. Onun ilk çilesi içindeyim.
Sayfa 108 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Nâzım garip bir rücu ile Piraye'ye dönmek istediğinde seyrederiz bu hikâyenin en çetrefil sayfalarını. Piraye reddeder onu. Gururundan değil, daha çok Nâzım'ı, artık sadece bir hak ediş olarak elinde tutacağını anladığından. Yetmez ama ömrünün sonuna kadar hayatına hiçbir erkeği sokmadığı gibi özel hayatını da meraklıların yağmasından korumayı bilmiştir . "Nâzım'dan sonra kimi sevebilirim?" Kimseyi sevemez de. Acı elbet ama ne çare kader! Ve evet kader ki çilesi ve kaderi kendisiyle mukayese edilebilecek tek kadın da Nâzım'ın ona gitmek için Piraye'yi terk ettiği Münevver gibi görünmektedir”
Reklam
Necip Fazıl olmasaydı, Necip Fazıl'ın çilesi, mücadelesi olmasaydı, Necip Fazıl'dan sonra gelen kuşaklar -mesela Sezai Karakoç-olmazdı. Sezai Karakoç'ta gördüğümüz, daha dingin, daha arı duru Müslüman zihninin daha belirginleştiği, medeniyet fikrinin yol haritasının çıkarıldığı bir yolculuk gerçekleştirilemezdi.
Kendini övenlere itafen : Pazarcı bağırır, Kuyumcu bağırmaz..Eskici bağırır, Antikacı bağırmaz, Çünkü sadece " malı ucuz " olan insanlar kendi reklamını yapar!
Tesadüfte körlük esastır, mantıksızlık esastır.
Sayfa 77 - hece yayınları 3. baskı
İç dünyamız yıkılmışsa, dış dünyayı da yıkık görürüz.
Sayfa 56 - hece yayınları 3. baskı
Doğrusunu bulabilmek için, yanlışından kurtulabilmek, güzel şey değil midir?
Sayfa 55 - hece yayınları 3. baskı
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.