128 syf.
·
Puan vermedi
Değerli yazarımız @mehmetpaksu hocanın kıymetli kaleminden aklımızdaki dini sorularımıza cevap bulabileceğimiz, kulluğumuzu sorgulayacağımız harika bir eser. Hepimiz insanız... Şaşıyoruz, nefsimize uyuyoruz ve günah işleyebiliyoruz. İnsan olma özelliğimiz bu çünkü. Ama eğer günah işledikten sonra pişmanlık duyup, Allah'tan af ve bağışlanma dileyip, bir daha yapmamaya tevbe edip, gayret edersek Ğafur ve Rahim olan yüce Rabbimiz bizi bağışlar. İmanında ve itikadında bir noksanlık olmayan kulunun bağışlanacağını şu ayette bize bildiriyor Yüce Allah; "Şu kesindir ki, Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, ama bunun dışındaki diğer günahları dilediği kimse hakkında affeder." Nisa Suresi 4/48 𑁍 Kitabımız da bizlere çıkış yolları sunuyor. Allah günahı neden yaratmıştır, günah işleyince imanımız gider mi, günah yaralarımızı nasıl saracağız, aklımızdan geçen günahlardan da sorumlu muyuz gibi sorularımızın cevabını buluyoruz. Sizlere de gönülden tavsiyemdir.
Allah Beni de Affeder mi?
Allah Beni de Affeder mi?Mehmed Paksu · Nesil Yayınları · 202314 okunma
Bütün uyuyanları uyandırmak için bekleyen tek uyanığı dövelim arkadaşlar. Ne güzel uyuyoruz. Keyfimizi ne bozuyon be abi, neden be abla? -Funny X
Reklam
Neden bu kadar az seçeneğim var? En aşağılık solucanlar gibi yaşıyoruz. Her zaman yenik, yenildikçe yemek yapıyor, yiyor, uyuyoruz. Sevdiğimiz herkes ölüyor. Yine de yaşamdan vazgeçmek söz konusu olmuyor.
Sanırım şunu: bir görevi reddettiğimizi söylemeye utandığımızı; toplumsal vicdanın bireysel vicdanla bir tür denge tutturmak yerine ona tümüyle egemen olduğunu söylemeye çalışıyorum. Biz işbirliği yapmıyoruz - biz emre uyuyoruz. Dışlanmaktan, tembel, işlevsiz, bencil diye adlandırılmaktan korkuyoruz. Komşumuzun düşüncesinden, kendi seçim özgürlüğümüze saygı gösterdiğimizden daha fazla korkuyoruz. Bana inanmıyorsun Tak, ama hele bir dene, çizgiyi aşmayı dene, yalnızca hayalinde, sonra da neler hissettiğine bak. İşte o zaman Tirin'in ne olduğunu, neden çöküp yitik bir ruh olduğunu anlarsın. Bir suçlu o! Suçu yarattık, tıpkı mülkiyetçiler gibi. Bir insanı kendi onaylarımız dışına çıkmaya zorluyoruz, sonra da onu bu nedenle suçluyoruz. Yasalar yaptık, geleneksel davranış yasaları, tüm çevremize duvarlar ördük ve bunları göremiyoruz, çünkü düşüncemizin bir parçası onlar. Tir bunu hiçbir zaman yapmadı. On yaşından beri tanıyorum onu. Hiç yapmadı, hiç duvar öremedi. O doğuştan isyancıydı. Doğuştan Odocu'ydu -gerçek bir Odocu! Özgür bir insandı, biz kardeşleri ise onu ilk özgür eylemi nedeniyle cezalandırıp delirttik.
Akışkan modernitede - nam-ı diğer, esnek kapitalizm, post-fordizm, tüketim toplumu - başlıca kural, ayak uydurmak. Fakat her şeyin temposunun sürekli hızlandığı bir kültürde bu giderek daha da güçleşiyor. İş değiştirmekten deneme yazmaya ya da yemek yapmaya kadar her şeyi yapma hızımız giderek artıyor. Örneğin 1970 yılına kıyasla geceleri ortalama yarım saat, 19.yüzyıla kıyasla iki saat daha az uyuyoruz. Hayatın neredeyse her alanında tempo hızlandı. Artık fast fooddan, speed-datingden (hızlı flört), power naplerden (güç uykusu veya şekerlemesi) ve kısa süreli terapiden söz ediyoruz. Geçenlerde Spritz diye bir uygulamayı denedim. Her seferimde tek bir sözcük göstererek okuma hızınızı dakikada 250 sözcüktem 500-600 sözcüğe çıkarıyor. Birdenbire, birkaç saatte roman bitirir hale getiriyorsunuz! Fakat bu, edebiyatı daha iyi anlamınızı sağlıyor mu? Hız neden kendi başına hedef haline geldi?
Sayfa 10 - iletişim yayınlarıKitabı okudu
HAYATI YAŞIYOR MUSUNUZ / İZLİYOR MUSUN! Henüz kalbiniz atarken bunu okumanız ve insanlara okutmanız onlara farkındalık sağlayacaktır! Sizlerden ricam bunu olabildiğince insana okutmak için elinizden geleni yapmanız. Flooda başlıyoruz. İnsanlar hayatlarını rutin yani standart dediğimiz bir bakış açısıyla yaşarlar. Genel olarak dost ve arkadaş
Reklam
113 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.