Uzun süre boyunca mutlu kalabilmek zordur. Bir zorlukla karşılaştığımızda ne yapacağımızı şaşırıyor, mutsuz oluyoruz. Hayattaki zorlukları atlatmak için beynimizi olumlu bir şekilde koşullamak okulda öğretilmiyor. Hiç "Nasıl daha mutlu olunabilir?" diye bir ders aldınız mı? Hayır. Harika bir iş çıkartıyoruz, büyük başarılar elde ediyoruz
Neden bu kadar az seçeneğim var? En aşağılık solucanlar gibi yaşıyoruz. Her zaman yenik, yenildikçe yemek yapıyor, yiyor, uyuyoruz. Sevdiğimiz herkes ölüyor. Yine de yaşamdan vazgeçmek söz konusu olmuyor.
Neden bu kadar az seçeneğim var? En aşağılık solucanlar gibi yaşıyoruz. Her zaman yenik, yenildikçe yemek yapıyor, yiyor, uyuyoruz. Sevdiğimiz herkes ölüyor. Yine de yaşamdan vazgeçmek söz konusu olmuyor.
Geçtiğimiz aylarda kıymetli bir hocanın muayenehanesinde uzun zamanlar yoğun bakım hemşireliği yapmış bir kardeşim ile tanıştım.
Görüşmelerimiz sonunda ona bir soru sordum:
-Hiç ölümlere şahit oldun mu? Ölüm anında yalnız başlarına makinalar altında ne yapıyorlar?
Uzun uzun ellerine baktıktan sonra,
yüzüme tokat gibi çarpan şu cevabı
#okudumbitti
YAZAR: MEHMET KÖSEOĞLU
YAYIN: DÜŞ KURGULARI
herkese iyi akşamlar bugün sizlere Mehmet Köseoğlu'nun kaleminden çıkan yabancı hayat kitabıyla geldim.
Polisiye, bilimkurgu, gerilim bir arada adeta ve okurken hiç heyecanını kaybetmiyor sonuna kadar her bir sayfası macera aksiyon dolu. Konusunu siz kitap severlere anlatmadan önce eğer polisiye severseniz bu kitap tam size göre. Konusuna gelecek olursak ülkede uzun süredir insanlar kayıplara karışıyordur polis bu insanlara ne olduğunu çözemez. Yer yarılıp içine girmişlerdir sanki. İnsanlar panik olmasın diye kayıplar gizli tutulur. İnsanları gizli bir örgütün kaçırdığı düşünülmektedir. Gelen bir ihbar üzerine olay yerine baskına giden polis ekibi de kayıplara karışır. Binaya girişleri var çıkışları yoktur. Sanki buhar olup uçtular geride hiçbir iz bırakmadan. Bu olaydan sonra işler kızışmaya başlar ve aksiyon daha da artar. Şimdilik bu kadar yeter diye düşünüyorum çünkü seri bir kitap yorumu tadında bırakma da fayda var sırada ikinci kitap var.
#ALINTILAR
İnsanlar, her türlü imkâna sahipken neden mutlu olamazlar ki? Bazıları mutlu olmayı bilemez Bazıları da küçücük olaylardan öyle mutlu olur ki...
"Sonumuz ne olacak diyorum. Ayakta uyuyoruz. Çevremdeki kötülüklere, yapılan yanlışlara o kadar tepkisiz kalıyoruz ki... Ölüm haberleri bile son derece normal gelmeye başladı."
Bugün çok sevdiğim ve kendi işimi kurarken bana destek olan bir abimin vefat haberini öğrendim. Ailesi sabah 7 de WhatsApp durumundan paylaşmış ve ben durumu görene kadar yola çıkarıp memleketine götürmüşler bile.. Birazdan defnedecekler. Mide kanseriydi. Dev gibi adam küçücük kalmıştı. En son yakın bir zaman da gördüğümde gayet iyiyim demişti.
Bizim atalarımız gittikleri her yere medeniyet ve barışı götürmüşlerdir. Gittikleri her yerde huzur, refah ve sukuneti sağlamışlardır. İnsanları barış ve adaletle yönetmişler. Tarih bunu hep böyle yazmıştır... Onların gittikleri yerde asla kan, gözyaşı ve zulüm olmamıştır. Nerde bir mazlumun feryadını işitmişlerse o mazlumun yanında yer
Bizler, bir Kudret Sahibi tarafından dünyaya gönderiliyoruz. Bize binlerce nimet ve ikram sunuluyor. Hayat buluyoruz. Bu hayat makamına ve insanlık derecesine gelmek için minarenin basamakları gibi birçok hayat basamağından geçiyoruz. En büyük, en yüce makam olan insanlık makamıyla buluşuyoruz.
Düşünelim; taş, toprak, ağaç ve yosun olabilirdik.
'Kafirler' gazzede ümmet olmuşken, biz müslümanlar neden ümmet olamıyoruz? Her müslüman radikal bir müslüman olmak zorundadır; İslamın emir ve yasaklarına sıkı sıkıya bağlı olan bir insan radikal müslümandır. Din kardeşlerimizi yalnız bırakıyoruz ve bundan da her birimiz sorumluyuz. Herkes üstüne düşeni yapmalı! Uçağı olan uçağıyla,
_Tanrı, "Işık hızından daha hızlı gitmeyeceksiniz!" deseydi mesela. Halk da, bu buyruğun ne hakkında olduğunu bilmiyoruz ama tüm diğer buyruklar gibi ona da uyuyoruz mu diyecekti? Anlamadan körü körüne bir şeye bağlanmak bağnazlıktır. Gelecekte karşımıza Maxwell çıkar ve bizi manyetizma ve ışık hızı hakkında aydınlatır mı diyeceklerdi?
Günümüzde problem olarak neyi görüyorsak aslında temelinde müslüman geçmişimizi tam terk edemeden provan bir modernist olarak yaşamaya çabalamamız hatta buna mecburuz ve başka yaşam tazı mümkün değilmiş gibi vehmetmemiz yüzünden. Aynı şekilde “Bu çağda müslümanca yaşamaya çalışsak bile islam ….konularda nasıl çözüm üretebilecek artık cevap veremez
Birçok kitapta kendimizi ifade edecek alıntı bulabiliriz ama on binlerce kitap okumuş olsak bile bazı duyguları ifade edemeyiz. İnsanlık olarak kelime daracağımız mı yetmiyor ifade etmeye acaba? Olabilir, yaşadıklarımızın ağırlığı dilimizin tutulmasına neden olur, konuşmayı unuturuz...
Yemek yiyoruz, uyku uyuyoruz, dışarı çıkıyoruz... İnsani faaliyetleri yerine getiriyoruz ama içimizde bir burukluk var...
Ya da şöyle ifade edeyim: yemek yemeye utandığımız, uyku uyumaya utandığımız an bir tarafımızı da kaybettiğimiz an oldu. O zaman utandığım kadar hiçbir zaman utanmadım.
Şimdi düşünüyorum da "Ne yaşadık biz?" diye kendimi sorguluyorum. Travma böyle atlatılırmış rüya görmüşsünüz gibi tesiri zamanla azalırmış. Evet ilk günkü gibi değil ama sorunlar ilk günkü gibiyken tesirin azalmasını beklemek biraz saçma geliyor.
Bir yerde okumuştum "Meşguliyet acıyı unutmak için yapılacak en iyi faaliyettir." diye.
Evet acının tesirini azaltmamız gerekir ama o acıyı asla unutmamalıyız. Unutmamalıyız ki bir daha o şiddette bir acı yaşamamak adına alabileceğimiz bütün tedbirleri almak için.
09/09/23
Cumartesi