Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ne tende cân ile sensiz ümîd-i sıhhat olur. Ne cân bedende gam-i firkatinde râhat olur.
Tahir efendi bize kelb demiş İltifatı bu sözünde zahirdir Malikî mezhebim benim zira İtikadımca kelb Tahirdir Nef'i
Reklam
Evet! İnsanlardan bir kısmı vardır ki, hevâ-i nefsini ve Allah'ın düşmanı İblisi sever. Buna rağmen cehâlet ve al- datma hükmüyle zannederler ki, Allah'ın muhibbidirler. İşte bu gibiler öyle bir kimsedir ki, onda bu saydığımız alâmet- ler yoktur. Ve münafıklıktan, riyakârlık ve gösterişten do- layı o alâmetlere bürünür. Halbuki gayesi dünyanın acelece verilen nasibidir. O kötü âlimler, kötü okuyucular gibi nef- sinden olduğunun hilâfını gösterir. İşte bunlar yeryüzünde Allah'ın buğzettiği kimselerin tå kendileridir.
Dâvud aleyhisselâm: Onlar ne ile senin bu lûtfuna mazhar oldular? Cenâb-ı Hak: - Güzel zan, dünya ve dünya ehlinden kaçıp benimle baş- başa kalmak, bana münâcaat etmekle... Muhakkak bu bir mertebedir. Ona ancak dünya ve dünyâ ehlini terkeden va- rabilir. Dünya zikrinden hiçbir şeyle meşgul olmayan, kal- bini benim için boşaltan, beni bütün halkıma tercih eden bunu elde eder. İşte böyle bir durumda ona şefkat eder, nef- sini boşaltır, benimle onun arasındaki perdeyi kaldırı-rım. Öyle ki, kişi, gözüyle bir şeye baktığı gibi, bana bakar. Her saatta ona kerametimi gösteririm. Onu yüzümün nuruna yaklaştırırım. Hasta düşerse şefkatli annenin evlâdına bak- ması gibi ona bakarım
" Vitam quidem nan adeo ex­ petendam censemus, ut quaque moda trahenda sit. Qu­ isquis es talis, aeque mariere, etiam cum abscoenus vi­ xeris, aut nef andus. Quapropter hac primum quisque in remediis animi sui habeat: ex amnibus banis, quae ha­ mini tribuit natura, nullum melius esse tempestiva mor­ te: idque in ea optimum, quad illam sibi quisque praes­ tare paterit. "* Yine aynı yerde (kit. IJ, bl. 7; cilt I, s. l 25,) der ki: "Ne De um quidem posse omnia. Namque nec si­ bi patest martem cansciscere, si ve/it, quad hamini de- * ["Hayat her ne pahasına olursa olsun uzatılacak kadar arzu/anabilir bir şey değildir. Kim olursanız olun, eninde sonunda öleceksiniz, hatta hayatınız alçakça hareketler ve suçlarla dolu olsa bile. Müşkül vaziyetteki bir ruh için çarelerin en başta geleni tabiatın insana bah­ şettiği saadetler içerisinde ölüm fır satından daha büyüğünün olma­ dığı hissidir; ve onun en iyisi herkesin ondan kendi istediği şekilde yararlana bilmesidir.") 7
Sayfa 79
Nedir bunun NEDENİ?!.
~•~ Neden bugün bir İmam-ı Gazali, bir Muhyiddin-i Arabî çapında bir düşünür, bilgin ve dehadan Arap topraklarında eser yoktur? Neden Mevlânâ, bir Fuzûlî, bir Şeyh Gâlib, bir Nef'î, bir Bâkî çapında olmasa bile onun eteklerine ulaşmış bir şair, bir ruh eğiticisi türk ülkesinde boy göstermemektedir? Hafız'ın, Sâdînin, Attar'ın ülkesi İran'daki bu ölüm sessizliğinin sabebi nedir? Bir İmam-ı Rabbâni yetiştirmiş bir Hindistan, neden bugün en çorak bir ruh iklimi halindedir? Hatta son büyüklük hayalleri gibi görünüp çekilen İkbal'ler, Yahya Kemal'ler ayarında veya onlara yakın düşünür ve şairlerin nesli neden kesilmiştir? ~•~
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
Şiir ve Milletin Karakteri...
Bir milletin ihtişamını, duyarlığını, öfkesini, mutluluğunu, inceliğini anlamak istiyorsanız şairlerine, özellikle şairlerine bakınız. Bizim şiirimizde de içliliğiyle Fuzûlî, ihtişam ve tantanasıyla Bâkî, şa'şaa, mübalağa ve öfkesiyle Nef'î, incelik ve sevecenliğiyle Nedim, bilgeliğiyle Nâbî, ruh musikisiyle Şeyh Galip, bizzat milletimizin mizaç ve karakteri, milletimizin ta kendisidir.
Sayfa 54
Ey dil hele âlemde bir âdem yoğ imiş Vâr ise de ehl-i dile mahrem yoğ imiş Gam çekme hakîkatde eğer ârif isen Farz eyle ki el'ân yine âlem yoğ imiş Ey gönül! Hele şu dünyada adam gibi bir adam yokmuş. Var ise de gönülden anlayan bir sırdaş bulunmuyormuş. Eğer bilge isen, şu dünya için asla gam çekme ve tut ki dünya diye bir şey de zaten yok imiş.
benim ördüğüm saçı başkası çözdü dedim. alaca akşamda he­vesim vardı, yolumda bir kaya duruyor dedim. artık götür bu şakayık selini. bir kürt baladına kar yağıyor her gece: ev d a l, dedim: ev dal, daha inc i t kendini, daha incit dedim. yıldırım düşür her gecene. ki, kalbini bir gi i lle değişmeye alıştın sen de­ dim. bir yüzüm yaz, bir yüzüm ayaz, olmamıştı meyvem, ham kopardın dedim. sende dolaşan çöl beni de aldı içine, talibin unutma dedim. rüzgarın getirdiğini rüzgar götürüyor, on yıl önce tanrım iildi ir dedim. neden hala bir inip bir çıkıyor göğ­ süm, kaldıysa akıt zehrini dedim. biliyordun: düşecektim. bi­ liyordun: olmayacaktım. biliyordun: da neden vurdun nefesin nef e sime dedim. bağııla dedin. parmağını şeyh galip'in bir ga­zeline koyup bittü dedin.
Ceng ederler dîdede her şeb hayâl-i yâr içün Girseler müjganlarım n’ola boyunca kâna hep
Sayfa 287
Reklam
Âşıka ta'n etmek olmaz mübtelâdır n'eylesin Âdeme mihr ü mahabbet bir belâdır n'eylesin Gönlü dilberden kesilmezse acep mi âşıkın Gamzesiyle tâ ezelden âşinâdır n'eylesin.
Baki'yi, Nef'i'yi, Naili'yi, Nedim'i, Galib'i, Dede ile, ltri ile beraber Mümtaz'a o aşılamıştı. Baudelaire'i de onun eline verdi. "Mademki okuyorsun, dedi, bari en iyisini oku ... "
Sayfa 40
"Rind-i aşkız hâsılı Nef'i-i biperva gibi"
Sayfa 59
Müntahabat-ı Eş'ar
Sâki içelim sıhhat için bâde-i nâbı Sôfi bile inkâr edemez nef’-i şerâbı
1.170 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.