Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İşlere Karışmamak mı Manipülasyon mu?
İngiliz sömürgeciliğine duyulan sempatinin sebeplerinden biri de İngiliz idarecilerin Hindistanlıların işlerine karışmadıkları iddiasıy­dı. Bununla beraber, bu idareciler Hindistan'ın gelenek ve adetleri­nin 'tiksinç ve iptidai' olduğu kanaatindelerdi. Kraliçe'nin 1858'deki Beyannamesi'nde bu kanaat çok açıktı:
Doğruluğu kesin olmayan bir hikaye anlatılır. 1922 ila 1945 yılları arasında sekiz defa çarptırıldığı hapis cezaları sebebiyle mahpushanede tamı tamına üç bin 262 gün (ki 10 seneye tekabül ediyor) geçiren Cevahirlal Nehru'ya iflah olmaz bir emperyalist olan Winston Churchill kendisini hapsedenlere karşı nasıl bu kadar affedici olabildiğini sormuş. Nehru cevabında daha naaşı bile soğumamış olan Gandi'yi kastederek şöyle demiştir: "Muhteşem bir insan tarafından eğitildim. Asla nefret etme, asla korkma!"
Reklam
Ahlak Bariyeri
Cevahirlal Nehru bir keresinde İngiliz idaresindeki Hindistan'ı bir eve benzetmiş, İngilizlerin evin en güzel odalarında, Hindistanlıların ise hizmetli müştemilatında yaşadıklarını söylemişti. Şöyle devam etmişti: "Her ülke evinde olduğu gibi alt katta da değişmez bir hiyerarşi vardı; kahya, uşak, aşçı, erkek hizmetçi, kadın hizmetçi,
Eğitim ve İngiliz Dili
Oxford'da verdiğim konuşmanın ardından genç bir İngiliz bir İnternet sitesinde şöyle yazmıştı: "İngiltere, bağımsızlık için gerekli olan aracı Hindistan'a temin etmiştir. Modern demokrasi, bir anayasa ve insan haklarının teminat altında olduğu kendi kendini yönetme fikirlerini Hindistan'a yurtdışında tahsil görmüş
İngiliz Gaddarlığı
İngiliz emperyalizmi kendisini meşru bir zemine oturtmak için aydınlanmacı despotizm argümanını kullanıyordu. Yapılanlar güya yönetilenin iyiliği için yapılıyordu. Churchill'in 1943'ün ikinci yarısındaki insanlığa sığmayan tavırları, bu iddianın mesnetsiz olduğunu göstermişti. Fakat iki asırdır, bu iddia dolaşımdaydı. İngiliz
Hindistan'ın kuzey bölgelerinde devam eden şiddet olayları sırasında Nehru, ufak meselelerle zaman kaybedilememesi gerektiğini düşünüyordu. İngilizleri tahrik etmemek için bağımsızlık merasiminde İngiliz bayrağının indirilmemesine karar vermişti. Güneşin batışından önce Hindistan bayrağı göndere çekilmişti. Muson yağmurları yeni dinmişti. Bayrağın tam arkasında bir gökkuşağı çıkmıştı. Adeta gökten gelen bir hediyeydi. Gece yarısı olmadan hemen önce Nehru, bir Hindistanlının o güne kadarki yaptığı en meşhur konuşmayı yapmak için Meclis'te kürsüye çıkmıştı: "Uzun yıllar evvel kader ile randevulaşmıştık. Görünen o ki randevu saatimiz gelmiş. Vaat edilenin belki tamamını değil ama esasını alacağız. Saatler gece yarısını gösterdiğinde, dünya uyurken Hindistan hayata ve hürriyete uyanacaktır. Öyle bir an geliyor ki tarihte eşine az rastlanır. Eskiden yeniye koşuyoruz. Bir devir kapanıyor. Sürekli baskıya maruz kalmış bir millerin ruhu artık dile geliyor."
Reklam
3 Haziran'da Nehru ve Sih lider Baldev Singh ülkenin bölünmesini kabul ettiklerini duyurmuşlardı. Nehru'ya göre yapılabilecek olanların en iyisi yapılıyordu: "Biz büyük bir davaya hizmet eden küçük adamlarız. Bugün en kudretliler hem dünyada hem de Hindistan'da iş başındalar... [Umuyorum ki] böylelikle, er ya da geç birlik içerisindeki bir Hindistan'a kavuşacağız. Temeli sağlam atılmış bir ülkemiz olacaktır... Coğrafyadaki, tarihteki, gelenekteki, zihinlerimizdeki ve kalplerimizdeki Hindistan elbette değişmeyecektir." Halbuki değişecekti. Coğrafya parçalanacak, tarih yanlış yorumlanacak, gelenek reddedilecek, zihinler ve kalpler ise ayrı düşecekti.
Artık Nehru bile öyle veya böyle Pakistan'ın kurulacağının farkındaydı. Müslüman Birliği, Heyet ile ortak bir hükümet içinde çalışmayacaktı. Nehru, yine de kesin bir bölünmeyi engellemek amacıyla Müslüman Birliği'nin önde gelenlerini belli meseleleri müzakere etmeye davet etmişti. Mart başında bu hayal de suya düşmüştü. Ülkenin kuzeyinde
İngilizler savaş sırasında övünülecek bir yönetim sergilememişlerdi. Demokrasiye hazırladıklarını iddia ettikleri bir ülkeyi askeri diktatörlük ile yönetmişlerdi. İnsanlık tarihinin gördüğü en berbat kıtlıklarından biri olan 1943 tarihindeki Bengal kıtlığına sebep olmuşlardı. Bizzat Churchill'in talimatı ile açlıktan ölmek üzere olan
271 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.