Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Buz gibi bir günde hızlı hızlı yürürken, birden ayağımın ucunda bir cüzdan gördüm.. Hemen aldım. Sahibini gösteren bir kimlik vardır diye acele acele açtım.. Üç dolar çıktı.. Bir de buruşmuş, sararmış, eskimiş mektup.. Belliki yıllardır, o cüzdanın içinde duruyordu. Zarf öylesine harap olmuştu ki.. Sadece tepedeki ‘İade’ adresi
Nerde o eski aşklar... Şimdi Kerem küpeli, Aslı şüpheli.. / Muhittin
Reklam
Ve en sevdiğim şiir!
SOLUK SOLUĞA Hep yanıldı ve yenilgilere uğradı Ama atıldı yine de serüvenlere Vakti olmadı acıların hesabını tutmaya Durup beklemeye, geri dönmelere vakti olmadı. Yangınlarla geçti ömrü ve hep yalnızdı
Söylenir ve yarım kalır bütün aşklar yeryüzünde bir kaktüs bol sudan nasıl nasıl çürürse, öyle En sevdiğim temmuzdu aylardan hazirana benzediği için biraz biraz da kendiliğinden
Nerde o eski masum ve temiz aşklar:)
...geçmişe duyulan ozlem görüp görebileceğin en derin hasretlerden birisidir. Zaten yaşlı bir yetişkin olmanın en önemli göstergesi " ah nerde o eski günler" sorgulamasıdır. Çünkü bu kişilerin iddiası hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı yönündedir. Ne ekmegin tadı eskisi gibidir ne de çiçeklerin kokusu. Hele eski aşklar... Şimdiki gençler günübirlik ilişkilerle bunu da mahvetmislerdi.
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
Nerde o eski aşklar..
O bana mektup yazardı, ben ona yazmazdım. Elin kızının evine mektup mu gönderilir, ayıptır. Yaşadığı şehirde bir gazete çıkardı ben o gazeteye şiirler yazardım. Herkes şiir diye okurdu ama Mihriban bilirdi ki kendine mektuptur onlar.
Abdurrahim Karakoç
Abdurrahim Karakoç
"Sahi nerde o güzel insanlar,eski dostluklar,bıldır yağan kar nerde şimdi?Ya o gizli sevdalar, çocuksu aşklar?
Sen nasıl hesap vereceksin kendine Aile mahkemeleri Sanki bedava özgürlük dağıtıyor Nerde kaldı o eski aşklar? Sımsıkı sapasağlam ömür boyu süren Aşk dolu sıcacık evler Çocuk sesleri nerede?
Sayfa 101Kitabı okudu
80 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Bana acıyla ilişkini söyle. Sana kim olduğunu söyleyeyim.
Byung-Chul Han
Byung-Chul Han
aslında ne öğrendiysek acı ile öğrendik konusunu temellendirmiş. Kusursuz bir Transhümanizm eleştirisi olan kitapta özellikle pandemi dönemini anlattığı “ ölmeyecek kadar canlı, yaşayamayacak kadar ölüydük.” ifadesi cümlelerinde ki can alıcılığı anlatmak için sanırım kâfi. Yaşadığımız toplumda acıdan kaçan insanların sığındığı bir anesteziden de dikkat çeken örneklerle bahsediyor; bizi uyuşturan, oyalayan, hakikati görmekten bizi alıkoyan bir anestezik madde dediği sosyal medya, bilgisayar oyunları ve ekran. Değişen, dejenere olan Palyatif toplumda acıya yer olmadığını, toplumu meydana getiren insanların acıya karşı tahammülsüzlüğünü acı çekmekten korktuğumuz için sevmiyoruz, yoğun bağlar kurmaktan bile çekiniyoruz şeklinde örnekliyor. Hani şu ara ara serzenişte bulunduğumuz “ artık kimseye güvenilmiyor, insanların ilişkileri pamuk ipliğine bağlı nerde o eski aşklar, arkadaşlıklar .” sitemlerine enfes tespitlerle cevap veriyor. Kesinlikle beklentime üst düzey cevap veren bir tanışma oldu :) dilerim sevdiklerimde istifade etsin. Keyifli olsun, verimli olsun.
Palyatif Toplum
Palyatif ToplumByung-Chul Han · Metis Yayınları · 20241,937 okunma
127 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.