ne eski bir tango melodisi, ne de siyah önlüklü bir mektepli kız resmi, hayır beni on sekiz yıl evvelki o tatlı hatıraları alemine atan, gazetede götürdüğüm iki satırlık, kupkuru, alalade bir kiralık ilanı oldu. o anda pendik sahilleri birden gözümde canlanıverdi. o köşk...o köşkün bizim bahçeye bakan penceresi...ve o pencereden mahinur...sarı
LOJMAN Lojmanda oturmak ayrı bir yaşam tarzı. Herkesin kocasının aynı işi yaptığı bir aileler topluluğu bu. Çalışmayan kadınlar için standart bir hayat: Sabah aynı saatte, hatta aynı dakikada evinden çıkan üniformalı kocalar, pencereden kocalarının servis araçlarına binişini seyreden kadınlar, öğleye kadar ev işleri, öğleden sonra kadın
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-2/Kitabı okudu
Reklam
Hiç olmazsa unutmamak isterdim. Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar... Yalnız bırakmayın beni hatıralar. Az yanımda kal çocukluğum, Temiz yürekli uysal çocukluğum... Ah, ümit dolu gençliğim, İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim... -Doğduğum ev. Rahatlıyacak içim duysam Bir tek kapının sesini. Arıyorum aklımda bir ninni bestesini... Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler! Güneş! getir bir bayram sabahını. Açılın açılın tekrar Çocuk dizlerimdeki yaralar, Hepiniz benimsiniz: Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar... Yalnız hatırlamak hatırlamak istiyorum Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün, Rengine doymadığım o sema, Ahengine kanmadığım ırmak. Bırakıp herşeyi nereye gidiyorum? Neler geçmişti aklımdan, Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm? Ah nasıldı yaşamak?
OTUZ BEŞ YAŞ ŞİİRİ Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim
Varlık yayınları
Yaş Otuz Beş
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Sayfa 202 - Can YayınlarıKitabı okudu
Zam Kira Kaza Yakıt Umut
YAĞMUR VE ÇİLİNGİR Güneşin kelimeleri yuvarlayarak konuştuğu bir Sabah. Manzara kesat. Radyoda eski bir . Şarkı eski ve tuhaf. Kedilerin hasılatı topladıkları bir çöplük. Kavga, kıyamet Şimdi fotoğraf çekilsek gözlerimiz bulutlu çıkar. Baharın en hırpani kadrosu arkamızda; Uçurtmalar, kediler ve aşk. Şimdi her fotoğrafta defolu bir kelebek uçar. Şimdi her fotoğraf bizi dışlar, Nisansız ve insansız bir sabah. Ne yapsa, anlamaz insanın dilinden yağmur. Ne yapar açamaz kilitlenen aşkları bu zavallı çilingir, Ücra günler büyük harflerle başlar. İnsan ıslansa biraz aklından kuş sürüleri mi taşar? Bıraksak biz, belki bir fesleğen anlar. Marifetli bir şişenin dibi bizi yedi renge boyar. Tenimiz sefil. Oysa aklımız ağrır bir çocuk balkondan sarksa, ölüm pejmürde elbiseyle ayaklansa... Otobüsler suskun Yüzümüz gaste kağıdından bu sabah Zam, kira, kaza, yakıt, umut. Gözlerimiz denizler altında yirmi bin fersahta. Güneş kimbilir hangi uzaklarda? Kimbilir nerde şimdi o rezil, polikarya?
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.