Yalanlar, ikiyüzlülükler üzerine kurulan sahte bir hayat nereye kadar devam eder?
Var mı bir sonu?
Ve son dediğimiz şey nedir ki? Kurtuluş mu? Bir ceza mı? Biten şeylerin verdiği huzur mu?
Şebnem İşigüzel basit bir hikâyeyi, öyle ustalıkla kurgulanmış ki ; hayatı, insan olabilmeyi, zaaflarımızı, yalanlarımızı, haklı yada haksızlığı, masumiyeti, sorgulattırıyor okuyucuya.
Bir kadın ; ölüme beş kala yıkılan hayatının enkazı altında, kendini, yaşadıklarını, yaşayamadıklarını, paranın satın aldıkları ile kurduğu sahte hayatını paylaşıyor bizlerle...
"Yaşamak zor bilirdim. Ölmek daha zormuş. İnsan ölürken derin bir üzüntü duyuyor sadece. Yarıda kaldığı için, herkes yaşarken o gittiği için, yaşamak istediği için. Hayatım. Bir solukta anlattıklarım. Ben. İnsan yaşadığına inanmıyor ve yaşamaya devam etmek istiyor. Yaşamak istiyor. Yaşamak istiyorum. Ama artık çok geç. Bitti. Bu arada şunu söylememe izin verin lütfen : Hiç kimseyi bağışlamadım. Kırgın geldim, kırgın gidiyorum. Son birşey daha. Burada böyle ağzım açık can çekişirken ve peşinde ışık olması umuduyla karanlığa bırakmışken kendimi, 'İyiğe!' dedim sessizce. İyiliğe! İçimde kalmasın diye söylüyorum şimdi. İyiliğe. İyiliğe. İyiliğe. "