Kendi kendinin patronu olmayı öğren, kimsenin etkisi altında kalma! Sessiz... sakin... ama inatla yaşa! Herkesi dinle, ama senin için en iyisi neyse, onu yap..
“Seni en derinden harekete geçiren arzun neyse, sen o’sun;
Arzun neyse, iraden de odur;
İraden neyse, pratiğin de odur;
Pratiğin neyse, kaderin de odur.”
“Biz seninle birbirimize inanarak uzak yaşadık
bir adanın denizden ayrı kalması neyse
sürgünde şifa olacak sözcükler yetiştirdik
ve birbirimize sakladık.”
Köylü de aç, öyle mi? Peki, ben aç değil miyim? Ha?.. Kardeşcik... Doğdum doğalı açım ben... Hem de hiçbir kanun maddesi söz etmez bundan... Ya!.. Köylü açmış... Niçin? Kıtlıktan mı? Kıtlık onun kendi kafasında!.. Tarladaki kıtlık sonra gelir, anladın mı?.. Niçin yabancı ülkelerde kıtlık olmuyor? Çünkü ordaki insanların kafası ense kaşımak değil, düşünmek için yaratılmış!.. Ya... Kardeşcik... Oradaki insanlar istediler mi bugünün yağmurunu yarına ertelerler. Güneş yakıcı olmaya başladı mı onu da bir bulutla örtüverirler. Ya biz? Biz ne yapıyoruz? Hiç!.. Neyse, canı cehenneme!..
Bellek bir birey için neyse,tarihte toplum için odur. Bellek yitimine amnezi,bellek bozulmasına nevroz deriz; tarihini boşlayan ya da çarpıtılmış tarihten beslenen toplum da belleğini yitirmiş ya da Nevrotik bir toplumdur.
Kısacası, arada bir de olsa başkalarının gözünde düşündüğünüz kişi olmadığınızı az da olsa hissederseniz ne yaparsınız? (Dürüst olun.) Ya hiçbir şey yapmaz ya da pek az şey yaparsınız. Kendinize duyduğunuz şu hoş ve tam güven nedeniyle, olsa olsa başkaları sizi yanlış anladı, yanlış değerlendirdi diye düşünür geçersiniz, o kadar. Sizi gerçekten ilgilendirmesi halinde belki bazı açıklamalarda bulunarak o kötü yargıyı düzeltmeye çalışır, ilgilendirmiyorsa olduğu gibi bırakır ve omuzlarınızı silkerek, "Neyse yani, sonuçta benim vicdanım bana yeter,” dersiniz.