Ölümden daha korkunç şey olur mu? diyeceksiniz. Olur: Felaketlerin en büyüğü akıldır. Onu yarım yamalak bile olsa, bulduktan sonra kaybetmek, ölümlerin içinde en dehşetlisidir.
Çünkü insanın bir derdi olduğu vakit sanki dermanını, çaresini bulacak gibi her kime rastlarsa, hepsine derdini söylemek ister. Söyleyecek adam bulamadığında da kendi kendisine ya da taşlara, duvarlara söylemek zorunda kalır.
Kendimize sahip değiliz! istediğimizi yapamayız! Evet, kendimize sahip değiliz. Lakin hayatımıza, ölümümüze sahibiz! Kendimizi yokluk çölüne atabiliriz. Orada hür yaşayabiliriz. Bu dünyada hürriyet yokmuş! Dünyanın en çok hürleri esirlermiş!
Bir evimiz olmalı denize yakın
Bahçesinde kırmızı güller açmalı
Deniz görünmeli her penceresinden
Martı çığlığından dalga sesinden
Uyku girmemeli gözlerimize
Gemiler geçmeli uzaklardan
İçmeliyiz zamanları seninle
En eşsiz gecelerden
En mutlu şafaklardan
Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum. Bilseydim, bu mutluluğu koruyabilir, her şey de bambaşka gelişebilir miydi? Evet bunun hayatımın en mutlu anı oldugunu anlayabilseydim, asla kaçırmazdım o mutluluğu.
"Bitkilerin hayatta kalmak igin çok fazla ilgiye ihtiyaci vardir. Ama agaçlar gibi
bazıları, kendilerinden baska kimseye dayanmadan hayatta kalacak kadar güçlüdür.”