Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

feyza nur özcan

"...Fakat bunu yaparken de romanın ezici mesajını görmezden geliyoruz. Başka birini tanımanın imkansızlığını. Yani anlamanın ve anlaşılmanın imkansızlığını."
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
"Benim en sevdiğim taş, kaledir," dedi sonra. "Ona dikkat etmen gerektiğini düşünmezsin. Dürüst bir taştır. Gözünü vezirin, atın, filin üstünde tutarsın çünkü onlar içten pazarlıklıdır. Ama çoğu zaman kaleye yenilirsin. Dürüstlük her zaman bizim zannetiğimiz gibi bir şey değildir."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bu benim gerçeğim. Durmayıp şarkı söylemek. Durmayıp yalnız kalıyorum. Ufacık, yeşilli adalarda. Yalnız kalmaya savaşıyorum. Kadınlarla. Erkeklerle. Çocuklarla. Tarihlerle, Bilimlerle, Kalabalıkla savaşıyorum. Büyük tapınaklar kuruyorum. Kara taştan. Kalın arabalar koşuyorum Kendim girip tek başıma tapınıyorum. Yaralarımı sarıyorum. Birden bir yerden o ışık. Birden o ses. Artık sana attığım temeller tutmuyor. Çünkü sen hiç yoksun. Hiç olmadın.
Sayfa 173
Reklam
Zeki insanlar asla bir baltaya sap olamaz, olanlar yalnız aptallardır. Evet efendim, on dokuzuncu yüzyıl adamı en başta karaktersiz olmalı, böyle olmaya manen mecburdur; karakter sahibi, çalışkan bir insansa oldukça dar kafalıdır.
"Kötü biri olmamak bir yana, herhangi bir şey olmayı da beceremedim..."
Hemen nefret et benden nefret etmek istersen Tam şimdi, dikilirken dünya benim karşıma; Beni ezmek isteyen talihe destek ol sen, Ben yere yıkıldıktan sonra artık hiç vurma. Ah, yapma, son bulunca üzüntüsü gönlümün; Üstesinden gelmiştim, bıçak vurma yarama, Fırtınalı geceyi izleyen yağmurlu gün Gibi üstüme çökme, zaferi oyalama. Son bırakan sen olma beni bırakacaksan, Kıymadan bana başka nice bücür üzüntü, Sen başlangıçta gel ki tadayım ta en baştan Şu talihin gücünde her ne varsa en kötü. Şimdi yaman görünen başka ufacık dertler Senden yoksun kalışım yanında hiçe iner.
Sayfa 90 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Seni iyi tanıyan herkes, olağanüstü yeteneklerin olduğunu bilir. Bunun sana getirdiği bir yük var: Toprak ne kadar zengin olursa, orada bir şey yetiştirememen de o kadar affedilmez olur."
Sayfa 385Kitabı okudu
"Ödev, adap, sadakat, fedakarlık, özgecilik, kibarlık; bunların hepsi de insanı uyutmaya yarayan ninnilerden başka bir şey değil hem de öyle bir uykuya yatırıyor ki kimse bu uykudan uyanamıyor, uyansa da ancak yaşamının sonuna geldiği an oluyor bu. İşte o an, insanın hiç yaşamamış olduğunu öğrendiği an oluyor."
Sayfa 369Kitabı okudu
Reklam
"Kimin bana eşlik ettiğinin ne önemi var, diye düşündü. Nasıl olsa herkes yalnız ölür."
Sayfa 366Kitabı okudu
"Şanslı mı? Bu tuhaf bir sözcük! Benim öğrendiğim, ölümün yaklaştığı, yetersiz ve önemsiz olduğum, yaşamın gerçek bir amacı ya da değerinin olmadığı; siz de buna şans mı diyorsunuz?"
Sayfa 271Kitabı okudu
"İncelenmekten alınan keyif o kadar büyük olurdu ki Breuer yaşlanma, sevdiklerini kaybetme ve dostlarından uzun yaşamanın asıl acı yanının sizi inceleyen gözlerin bulunmaması olduğuna inanırdı; hiç kimsenin dikkat etmediği bir yaşamdan duyulan dehşet..."
Hayatımız bizi her türden rezil, aşağılık yanlarının bolluğuyla şaşırttığı kadar; bunca pisliğin, rezilliğin ortasında aydınlık, insancıl bir hayat yaratacağımıza ilişkin sarsılmaz bir umudu var eden ışıltılı, sağlıklı, yaratıcı, insancıl, iyi bir şeylerin karşı konulmaz biçimde gelişip durmasıyla da şaşırtır.
Sayfa 256Kitabı okudu
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.