Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Henüz 32 yaşındayken hayata veda eden Nikolay Ostrovski'nin otobiyografik özellik taşıyan romanı. Bolşevik Devrimi'nde Ukrayna'da yaşananları anlatıyor. Henüz 15 yaşında olan Pavel'in devrime adadığı hayatını, işçi sınıfının sıkıntılarını, yaşanan iç savaşı okuyoruz. Kominizmin epik romanlarından biri, sonlara doğru biraz duygusallaşıyor. Diğer Rus romanlarıyla kıyaslandığında edebi değer açısından biraz yavan kaldığını söyleyebiliriz. Dünyanın birçok diline çevrilmiş roman birçok basımında sansürlenmiş ülkemizdeki baskıları da bundan nasibini almış. diye birkaç yazı okudum. Bu baskı da eksik olanlardan biri. Ekim Devrimi'ni merak edenler için başlangıç kitabı olabilir.
Ve Çeliğe Su Verildi, Pavel Korgaçin'in Sovyetler'lerde nasıl sosyalist mücadeleye başladığını, ve sosyalist mücadelenin içerisinde nasıl çelikleştigini anlatır. Böylece de çeliğe su verilir. Pavel Korgaçin karakteri bize son ana kadar vazgeçmemeyi, ölüm döşeğinde bile olsan mücadele etmeyi bir şekilde hayata, insanlara tutunmak gerektiğini, umutu anlatır.
Ve Çeliğe Su Verildi/Ostrovski
Eşine az rastlanır bir roman, usta bir yazarlığın da üstünde,bir devrimin kalbindeki bir özyaşamın bütün boyutlarını veren ve kitabın her satırında bütün görkemiyle hissedilen soylu bir gerçekçilik okurken kitap boyunca sürüyor.
Neden mi heybetli peki, Ostrovski'nin bu romanını kör ve felçli iken yazdığı düşünülürse,hem yazarın hem de eserin heybeti daha fazla büyür.
On beş yaşından itibaren bütün sosyalist eylemlere katılmaya başlayan Ostrovski bu uğurda kör ve felçli oluyor.Devrimin her kademesinde bulunup, ün ve şöhretin hiç önemli olmadığı bir yaşam sürdü.20 yaşında yarım kalmış öğrenimini tamamlarken,32 yaşında fakat ihtiyar olarak öldü.
Bir de Fırtına Çocukları adında bir eseri varken, Karçagin'in Mutluluğunu bitiremeden yaşamını yitiriyor.
Romanın başkahramanı olan Pavel Korçagin büyük ölçüde yazarın biyografisini yaşayan bir kahraman.
Üretimin ve savaşın inançla kazanılacağı kitabın ana fikriyken, Bolşevik devrimine taraftar olmuş bir ulusun ve gençlerinin hikayesini ,Ekim Devrimi'nin ve Lenin idaresinin sosyalist ihtilalini net bir şekilde yansıtıyor, kesinlikle tavsiye ederim.
342 syf.
·
Puan vermedi
Sabah kalktığimda yaklaşık 18 dakikalık bir video izledim. "Çinliler neden her şeyi yer?" diye.
Buna baskın sebep insanın gerçekten kanını donduruyor.
Komünist Mao iktidarı döneminde sanayi üretim artış için gerekli tarımsal üretim artışına yönelik çabalar sürerken megaloman Mao serçeleri izler ve bakar ki serçeler buğday tanelerini
“Beni en çok etkileyen kitaptır.” diye bahsetmişti Nursultan Nazarbayev. Kitaba bu söz üzerine başlamıştım. Kitabı okudukça Nursultan Nazarbayev’in de kazak halkı için verdiği güçlü mücadele gözümüzün önüne gelir. Ayrıca kitap Nikalay Ostrovski’nin otobiyografik eseridir. Kitabın baş kahramanı olan Pavel Korçagin yoksul bir ailenin çocuğuyken yaramazlığı nedeniyle okuldan atılır. Pavel’in gerçek yaşam mücadelesi başlar. Kominizm yanlısı olan Pavel güçlü mücadeleler, savaşlar verir bunun sonucunda bir gözünü kaybedip, ilerleyen zamanda da felç olur. Öleceğini anlayan Pavel kitap yazar. Burada yazarımız olan genç yaşta ölen Nikalay Ostrovski ile Pavel’i özleştirebiliriz. İkisi de bir gözünü kaybedip, felç geçirmiştir. Ayrıca her ikisi de kitap yazıp genç yaşta ölmüştür.
Kitab bolşevik üsyanından bəhs edir. Romandakı hadisələr o vaxtlar Rusiyanın tərkibində olan Ukraynada baş verir. Qızıl ordunun sıralarına qoşulub, vətəndaş müharibəsində iştirak edən müəllif yaralanıb, sağlamlığı çalışmağa imkan vermədikdən sonra, özünü ədəbiyyata vermiş və başına gəlmiş hadisələri qələmə almışdır və bu roman belə ortaya çıxmışdır. Romanın baş qəhrəmanı kimi Nikolay Ostorovski də 15 yaşında inqilab ilə tanış olmuşdu. Ikisi də şöhrət,rütbəyə önəm vermədən, ideya uğrunda mübarizə aparmışdı. Düzdür bu inqliab, fəhlə partiyası, bolşevik kimi sözlər artıq işlənmir, tarixin tozlu rəflərinə qalxıb. Ancaq mənə bu romanı sevdirən cəhət; insanın bir amal uğruna yorulmadan, hər yıxılmadan təzdən ayağa qalxıb, mübarizə aparmasıdır. Həyatda sona qədər mübarizə aparan əzmkar insanların romanını mütləq oxuyun. Əzmkar deyilisiniz də oxuyun, bəlkə bu roman sizə düşünməyə köməkçi olacaq və yaşamaq üçün bir amal, hədəf tapmış olarsınız. Paylaşımı bu cümlələrlə bitirmək istəyirəm.
'' Insan üçün ən qiymətli şey həyatdır. Həyat insana bir dəfə verilir, o həyatı elə yaşamalısan ki, səmərəsiz keçən o günlər üçün sonra əzab çəkib, heyfislənməyəsən, keçən günlərin rəzaləti və alçaqlığı üçün utanmayasan. Yaşamağa tələsmək lazımdır. ''
Kitap Rusya iç savaşı dönemindeki bazı olayları konu edinmiş. Özellikle Korçagin isminde bir ana karakterin üzerinde duruyor. Tam bi komünist süper kahraman efsanesi. Kitap tamamı ile propaganda olup kalitesi de son derece düşük.
Polonyalı beylerin işgali altında olan bir Ukrayna görüyoruz kitapta. Sınıfsal özgürlüklerini kazanmak isteyen köylü ve işçilerin birlikteliğini gördüğümüz kitapta işbirlikçi küçük burjuva köylülerin mülk sevdasına da tanık oluyoruz.
Kitap kahramanının da dediği gibi "Ben pag (bey) değilim, at çobannıyım."
·
Puan vermedi
Bir edebiyatçıdan önce devrimci olan Nikolay Ostrovski’nin otuz iki senelik kısacık hayatında oldukça etkili olan inanç, azim ve bir şeyler yapma tutkusu, kendisinin otobiyografik özellikler taşıyan “Ve Çeliğe Su Verildi” adlı romanında da çıkar karşımıza. Onun azminin, inancının ve tutkusunun ismi ise Pavel Korçagin’dir bu romanda. Pavel Korçagin küçük, haylaz bir çocuktur ve o büyürken devrimci ortam ve düşünceler de kök salmaya, toprağın derinliklerine inmeye başlar. Bu ikisi aynı anda serpilir Rus topraklarında. Devrimci düşünceyle beslenip büyüyen Pavel, kendisi de besler devrimi; inatçılığıyla, azmiyle, inancıyla, tutkusuyla, kanıyla ve son olarak düşüncesiyle...
Bir provokatörün ihbarı üzerine hepimizi toptan yakalayıp tıktılar içeri! Gece vaktiydi. Birdenbire jandarma çizmeleri altında bulduk kendimizi! Leşimizi çıkarıncaya kadar dövdüler! Korkunç bir şeydi, bilemezsin Pavel! En az ızdırap çeken ben oldum içlerinde. Daha birinci darbede kendimi kaybettim çünkü... Ama benden daha dayanıklı, daha güçlü olan yoldaşlar... Ve gizleyebilecek hiçbir şey de yoktu işin fenası... Ne olup bittiğini bizlerden çok daha iyi biliyordu polis. Anında haber alıyordu her adımımızı. Aramıza bir hafiye sokmuşlar, anlıyor musun... Kurbanların çoğunu tanıyorsun Pavelciğim, onun için de biraz acı bunları sana anlatmak..
1. Bölümdeki analizim 2. bölüm içinde geçerlidir. Fakat...
1. Bölümdeki analizim 2. bölüm içinde geçerlidir. Fakat 2. Bölüm için kısa şunu söylemek gerekebilir: Devrim başarı ile savunulmuş ve onun inşası ve gelişmesini konu alırken Pavel'in yaşam içerisindeki mücadele azmi ve sağlıksal sorunlarını ele alıyor. Sevgi, dostluk ve Nikolay Ostrovski'nin belirttiği gibi ‘’ İnsanın en paha biçilmez varlığı hayatıdır. Hayat bir kez verilir insana ve bu hayatı öyle yaşamalı ki, hiçbir amacı, anlamı olmadan yaşanan yıllar için insan utanç duymasın, miskin, pis, pis heveslerle geçen günler için insanın yüzü kızarmasın ve hiç değilse ölürken kendi kendine diyebilsin ki; ben ömrümü, bütün gücümü dünyada en mükemmel şeye, insanlığım özgürlüğe kavuşması için mücadeleye adayarak yaşadım’’
İmkânsız olmayan bir gerçekliğin eseridir
‘’Ve Çelik Böyle Sertleşti’’ tarihsel olguları kavrayıp okunulduğunda gerçekçi yapısı okuyucu içerisine çeken bir yapıt oluyor. Her edebi eser yazıldığı dönemin toplumsal veya soyutsal konularını ele alır. Bu o dönemin okuyucuları için okunurluğu yani eserin anlaşılmasını daha da kolaylaştırır. Ve Çelik Böyle Sertleşti yüz yılı gerisinde bıraktığı
1/10 puan verdi
Rus-Sovyet gerçekçi yazınında özel bir yeri olan Nikolay Ostrovski, 32 yıllık kısa yaşamında iki önemli yapıta imza atmıştır. Sovyetler Birliği döneminde Kızıl Ordu saflarında savaşıp yaralanan, ardından felç geçirip yatağa bağlı hâle gelen ve kör olan yazar, hayatının bu zorlu döneminde yazmaya sarılmış, bu koşullarda kaleme aldığı romanlardan ilki, Ve Çeliğe Su Verildi ona dünyaca ün kazandırmıştır.
İkinci romanı, Fırtına Çocukları ise hem ilk romandaki özyaşamsal ögeleri tamamlar niteliktedir, hem de “1918-1919 yıllarında Polonya ve Ukrayna’da geçen olayların büyük bir tarihî freskini ortaya koymaya” dönük kapsamlı bir girişimdir.
Ostrovski, üç cilt olarak planladığı bu uzun soluklu romanının ilk cildini tamamladıktan sonra, maalesef hayatını kaybetmiştir. Kahramanlarından söz ederken, “Bu bana yakın ve değerli varlıklar hiç aklımdan çıkmıyor” diyen Ostrovski, bu anlamda hayatının son dönemini ve günlerini hep Fırtına Çocukları ile geçirmiştir. Bize kalan sayfalar, yazarın sonuna kadar götürme fırsatı bulamadığı bunca geniş ve güçlü yapıtının değerine tanıklık ederken, Fırtına Çocukları yirminci yüzyılın en kritik dönemlerinden birini şaşırtıcı bir canlılıkta ortaya koymaktadır.
“Ostrovski’nin, gerçek yanı ağır basan, doğru ve büyük mücadelenin tutku ve cesaretiyle dolu kitapları birçok Sovyet ve yabancı ulus kuşağını kendisine bağlayacak; onun savaşçı ve hümanist kişiliği, ilerici insanlığın belleğindeki canlı, etkili ve değerli yerini her zaman koruyacaktır.” Anna Karavayeva
Ve Çeliğe Su Sıçradı bu sefer.
Başınıza gelen her kötü şey sizi hayata daha çok bağlıyorsa; her başarısızlık, aksilik, üzüntü ve hayal kırıklığı karakterinizin çeliğine bir su veriyorsa ve birazcık ta fakirseniz kitabı okumanıza gerek yok zaten yaşıyorsunuz. Her ne kadar Komünist bir öğretiyle yetişmiş olsam da, Komünizmin de tıpkı dinler gibi dogma fikir olduğunu söylemek yanlış olmaz. Romanın kahramanı bu kadar acı çekmeseydi yahut ailesi kapitalist olsaydı muhtemelen ağzından çıkan “Devrim” kelimesi yalnızca bir kadının ismini tanımlardı. Ne yazık ki Kahramanımızın ailesi emperyalistlerden çok çekmiş ve bu durum kahramanımıza tek bir seçim hakkı tanımıştır. KOMÜNİZM. Komünizmin hem dogmaya karşı oluşu hem de bu kadar dogmatik olması çelişkisini okuduğum hiçbir sovyet kitabında gideremedim en iyisi Gogol okuyup gerçeklere dönelim ya da edebiyatın kutbu Tahraman Kazeoğlu okuyup erkeklerin meme ucu kadar önemli bir katkı yapalım hayatımıza. Sağlıcakla
Birinci Dünya Savaşı sonları 1917 1918 yılları. Almanya ve Bolşevik Rusya kıskacında kalmış Polonya halkının yaşadığı açmaz ve çaresizlik anlatılıyor. Rusya Ukrayna savaşının sürdüğü şu günlerde, kitap bu coğrafyadaki halkların geçmişindeki mücadeleye de ışık tutuyor
