272 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Söğüt Dergisi/ Sayı 26. Mart - Nisan 2024. Türk Edebiyatı Dergisi. Tanzimat döneminin önemli aydınlarından/ yazarlarından olan ve Türk romanının kurucu isimleri arasında anılan, Ahmed Mithad Efendi derginin bu sayısının dosya konusudur. Tema olarak da, Meddehlıktan Öyküye, Anlatıdan Kurguya Hikayemiz'dir. Dosya konusuyla ilgili 8 makale, Tema ile ilgili 6 makale, 7 deneme, 12 hikaye, 17 şiir, bir söyleşi, 4 inceleme eseri bu sayı zenginleştirmektedir. Ahmed Mithad Efendi hakkında, alanında uzman kişilerce yapılan görüşmeler ve hazırlanan makaleler gayet doyurucu, büyük edebimizi tanıtıcı niteliktedir. Kimilerince dinsiz olarak nitelenen, edibimizin son anlarıyla ilgili açıklamalar dikkat çekicidir. Her sayıda olduğu gib,i küçük hikayelerle bağımlılık yapan dergi, şiir ve denemelerle derginin sayfalarını doldurmaktadır. Okuyucunun elinden bırakamayacağı, bir solukta okuyacağı bir sayı hazırlanmıştır. #Kitapşuuruinsanlıkşuurudur.
Söğüt - Sayı 26 (Mart-Nisan 2024)
Söğüt - Sayı 26 (Mart-Nisan 2024)Söğüt Dergisi · Ötüken Neşriyat · 20243 okunma
REŞADİYE SÖZCESİ..135 dörtlük
Bu ne bir destandır, ne de methiye, Ne bir güzelleme, ne de reddiye, Yöremize ait sözce bir sözlük, Hediyem olsun tüm Reşadiye’ye! -------------1-------- Babalara "ağa", anaya "abu", Sivrisinek; " üyez", zehire "ağu", Kaldıraça "küskü" , duvara "çamdu", Ilık yere "umuk"
Reklam
Uykusuz Kalmanın Olumsuzlukları...
Trajik bir şekilde aynı ihmal, insanlık tarihine damga vuran en korkunç küresel felaketlerden bazılarına neden olmuştur. 26 Nisan 1986'da Çernobil Nükleer Santrali'nde yaşanan o korkunç reaktör erimesi olayını hatırlayın. O felaketle yayılan radyasyon, İkinci Dünya Savaşı sırasında atılan atom bombalarından yüz kat daha güçlüydü. Yorucu bir vardiyayı tamamlamaya çalışan uykusuz operatörlerin hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde saat 01.00' de yaptıkları bir hatanın sonucuydu. Bu olayı izleyen on­larca yıl içinde binlerce insan radyasyonun uzun vadeli etkileri yüzünden hayatını kaybetti, on binlercesi onları bir ömür tıbbi ve gelişimsel açıdan sağlıksız kılacak yıkıcı etkilere maruz kaldı. 24 Mart 1989' da Exxon Valdez petrol tankerinin kayalıklara çarparak hasar alması da bir başka hadisedir. Gövdedeki hasar, tahmini 40 ila 150 milyon litre ham petrolün kıyıyı çevreleyen 2000 kilomet­relik bir alana yayılmasına neden oldu. 500 binden fazla su kuşu, 5000 su samuru, 300 fok, 200 kel kartal ve 20 katil balina can verdi. Kıyı çevresindeki ekosistem bir daha asla düzelmedi. İlk raporlar kaptanın dümendeyken alkollü olduğu yönündeydi. Ancak daha sonra ayık kaptanın dümeni üçüncü kaptana bıraktığı ve kazaya da söz konusu kaptanın son 48 saatte sadece 6 saat uyumuş ol­masının neden olduğu ortaya çıkarıldı.
Sayfa 365 - Pegasus Yayınları: 1. Baskı: İstanbul, Şubat 2019 - İngilizceden çeviren: Sevinç Seyla TezcanKitabı okudu
Kırım Türklerinin vatana dönüş mücadelesinde kadınlar büyük rol oynamıştır. Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu gibi 6 aylıkken sürülen ya da sürgün yerlerinde doğup Kırım'ı görmeden, tanımadan büyüyen gençler, Kırım sevgisini ve maruz bırakıldıkları haksızlıklara karşı mücadele gücünü, analarının şarkılarından ve telkinlerinden almışlardır.
Bir ayva çiçeğinde aradım seni Yoksa iğde kokusu muydun? Hayır hanımeliydin sen... Leylak kıskandı Kavağın ise hükmü bile yok Bir sandal kokusu zannettim seni Hayır şakayıksın sen... Nisan ve Mayısta çiçek açardın Açmadın .... 4/6/2023 Pınar PEKĞÖZ
Bu dönemin askerleri, büyük bir disiplin içerisinde birbiri ardına tereddüt etmeden ölüme yürüyecek şekilde eğitilmişti. Fakat yakından bakmak mümkün olsaydı, askerlerin çoğunun korkudan renginin kaçmış ve dilinin tutulmuş olduğu görebilir ve yıkanmamış vücutlarının kokusunu onlar geçtikten sonra dahi alabilirdik. Askerler için bu durumla başa çıkabilmenin yolu, ya alkolik olmak ya da tümüyle duygusuz hale gelmekti. At sırtındaki subaylar naralar atarak onları teşvik eder, şapkalarını sallar ve Tanrı'yı yüceltip düşmanı lanetleyen konuşmalar yapardı. Muharebe başlayınca, her iki tarafın 4 ve 6 funtluk toplara sahip bataryalarından atılan gülleler gökyüzünü yırtmaya başlardı. İlk birkaç atıştan sonra, topçular nihayet hedeflerine nişan alabilecek hale gelir ve yağdırdıkları ateşten, savaş alanı insan ve at parçalarıyla kaplanırdı.
Sayfa 368Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.