"Deniz kıyısında yaşayan insanlar dalgaların mırıltısına öylesine alışırlar ki onu işitmezler bile. Aynı biçimde, söylediğimiz sözcükleri nadiren duyarız ... Birbirimize bakar ama birbirimizi görmeyiz artık.
Dünyaya ilişkin algımız solup gitti; geriye kalan salt bir tanımadır."
Demokrasi, seçilmiş sınıfın, toplumun sahibi olan efendilerinin hizmetinde çalışmak üzere eğitildiği bir sistem olmalıdır. Nüfusun geri kalan bölümü, her çeşit örgütlenmeden yoksun bırakılmalıdır, çünkü örgütlenmek sadece başa bela olur. Onlar, yalnız başlarına televizyon karşısında oturarak, hayattaki en önemli şeyin mal mülk edinmek ya da şu izlediğiniz iyi halli, orta sınıf aileler gibi yaşamak ve Amerikancılık, uyum gibi iyi değerleri elde tutmak olduğunu söyleyen mesajı kafalarına kazımalıdır. Hayat bundan ibarettir
Üç tür toplum düşünelim: Bir, bugünkü toplum; burada istenmeyen işler ücretli kölelere verilir. İkinci bir sistem düşünelim; burada istenmeyen işler, onu anlamlı kılmak için en iyi çabalardan sonra paylaşılır. Üçüncü bir sistem düşünelim; burada insanlar gönüllü olarak yapmayı seçsinler diye, istenmeyen işlere yüksek ekstra ücret alınır. Pekâlâ, bana öyle geliyor ki, son iki sistem de -müphem bir söyleyişle- anarşist ilkelerle tutarlıdır.
Eğer medya ve eğitim sistemi üstünde tam hâkimiyete sahipseniz, bilim adamları da konformist ise bunu başarabilirsiniz. Massachusetts Üniversitesi'nde son Körfez kriziyle ilgili davranışlar üstüne yapılan -televizyon izlemeyle ilgili düşünce ve davranışları araştıran- bir çalışmayla bu ortaya konuldu. Çalışmada sorulan sorulardan biri şöyleydi: Vietnam Savaşı sırasında sizce tahminen kaç Vietnamlı ölmüştür? Bugün Amerikalılar tarafından verilen ortalama rakam yüz bin. Resmi rakamlar ise iki milyon diyor. Gerçek sayı büyük olasılıkla üç-dört milyon arası.
Olağan insan zihinleri, "kimsenin katkısı olmaksızın, salt konudan destek görerek, ustalarından ya da herhangi bir kimseden duymadıkları şeyleri söyleyip yaratarak, daha önce söz edildiğini hiç duymadıkları binlerce düşsel kavram üretebilecek zihinlerdir".
İstediğiniz konu başlığını seçebilirsiniz: Ortadoğu, uluslararası terör, Orta Amerika; her ne olursa olsun, halka gösterilen dünya tablosunun gerçekle ilgisi yok. Olayın gerçeği, yalanlar üstüne kurulu görkemli binaların altında gömülü.
Problem ekonomi problemi değildir; problem, güç ve imtiyaz meselesidir, bunların kurumsallaştırılması meselesidir. Değişim
taraftarları bu temel problemlere çare üretemedikleri sürece yeldeğirmenlerine saldıran Ortaçağ şövalyelerinin düştüğü komik duruma düşmekten kurtulamayacaklardır.
insanlar özgür doğar fakat her yerde zincirlidirler, yağmalarını garanti altına almak üzere zenginler tarafından yaratılan sivil toplum yanılsamasıyla baştan çıkarılırlar.
Rousseau
Eğitim standartları düşüyor, reel ücret nüfusun birçoğu için 1950 sonlarındaki seviyesine geriledi ve kimse bunun için kılını kıpırdatmıyor. Böyle durumlarda, şaşkın sürünün dikkatini başka taraflara çekmeniz gerekir, çünkü eğer olan biteni fark ederlerse, kendileri mağdur oldukları için bu durumdan hoşlanmayabilirler. Yalnızca süper lig maçlarını ve televizyon dizilerini izlemesini sağlamak yeterli olmayabilir. Onları düşman korkusuyla körüklemeniz gerekir. 1930'larda Hitler, Çingene ve Yahudi korkusuyla körüklemişti sürüyü.