Teiresias, o ünü her yana yayılmış kahin Aonia şehirlerinden geçerken
Soranlara birçok şeyler söyledi kusursuz ve doğru.
İlk defa gövel gözlü Leiriope denedi
Sözlerinin gerçek ve onun güvenilmeye değer olduğunu.
Günün birinde Kephisos sularını döndüre döndüre onu kucakladı,
Dalgadan kollarıyla sardı, dileğine erişti. Gebe kaldı o
-Sana bir şey söyleyeyim mi Vanya, dedi, bana kalırsa o seni seviyor.
-Ne dedin..ne sevmesi?
- Basbayağı sevgi,kadın sevgisinin başlangıcı bu .
-Daha neler! Henüz çocuk o Nataşa!
-On dördünü basmış bir çocuk
Sevgilim sabahın erkenini seviyor,
ben geceyi ve esmerliğini onun,
o dorukları seviyor, korkuyor bundan
Ben rüzgârla buluşan tepeyi, tuhaflığı,
ona bir yeşil gülümsüyor,
ben, hayatı delice sevdiysem nasıl,
diyorum, seni de öyle.
O kendi boşluğunda oyalanan günlerde
canı sıkılan bir çocuk gibi uyuyor,
ben göğe bakıyorum geceden,
kendi çukurunu bulmuş deniz gibiyim
diyorum, yanında,
o sabahları eğilip öpüyor denizi.
Sevgilim sabahın erkenini seviyor, ben geceyi , o dorukları seviyor, korkuyor bundan ben rüzgârla buluşan tepeyi, tuhaflığı,
Ona bir yeşil gülümsüyor, ben, hayatı delice sevdiysem nasıl, diyorum, seni de öyle.
O kendi boşluğunda oyalanan günlerde canı sıkılan bir çocuk gibi uyuyor, ben göğe bakıyorum geceden, kendi çukurunu bulmuş deniz gibiyim diyorum, yanında, o sabahları eğilip öpüyor denizi...
"Biliyor musun Vanya, " dedi bir an için düşündükten sonra, "bence o seni seviyor."
"Ne... nasıl yani?" diye sordum, merakla.
"Evet, bu aşkın başlangıcı, gerçek bir yetişkin aşkı."
"Ne diyorsun Nataşa! Saçmalama! O daha bir çocuk!"
"Yakında on dördüne basacak bir çocuk. Bu öfke senin onun aşkını anlamayışından kaynaklanıyor. Büyük olasılıkla bunu kendisi de anlamıyor. Bu öfkede çocukluk da var ama şakası yok ve acı verici. Üstelik de beni kıskanıyor. Beni öyle seviyorsun ki büyük olasılıkla evdeyken de beni merak ediyor, beni düşünüyor ve benden söz ediyorsun. Onu pek dikkate almıyorsun. Bunu görmek onu çok üzüyor. Belki seninle konuşmak istiyor, kalbini sana açmayı özlüyor, bunu nasıl yapacağını bilmiyor, utanıyor ve kendisi de anlayamıyor. Bir fırsatını bekliyor, sense ona böyle bir fırsat vereceğine ondan uzak duruyorsun, bana koşuyorsun, hastayken bile bütün gün boyu onu yalnız bırakıyorsun. İşte bunun için ağlıyor; seni özlüyor ve onu en çok üzen de senin bunu fark bile etmemen. Şimdi, böyle bir anda benim yüzümden onu yalnız başına bıraktın. Evet, yarın sırf bu yüzden hastalanacak. Onu nasıl bırakabildin? Hemen ona dön... "