Bu kitapta hem eleştirilerim hem de desteklediğim kısımlar fazlasıyla oldu diyebilirim. Kitaba ilk başladığımda yazarın köylüleri birer hayvandan, tembel, işe yaramaz, akılsız, çirkin, pis birer yaratıktan ibaretmiş gibi görmesi beni fazlasıyla rahatsız etmişti çünkü genelde böyle Kurtuluş Savaşı döneminde geçen kitaplarda hep halk, köylüler övülür, yüceltilir. Ama yine bu kitaplarda bu köylülerin vatanperver, çalışkan, namuslu, dürüst, yardımsever insanlar oluğunu da hep görürüz. Bu kitaptaysa sayfalar ilerledikçe bu köydeki köylülerin bu kötü lafları belki biraz da olsun hak ettiklerini düşünmedim değil. Bana bu kitap fazlasıyla gerçekçi ve acıklı geldi. Sanki yazar bu kitabı o dönemdeki insanların tüm hatalarını ve kötülüklerini yüzlerine vurmak amaçlı yazmış ve onları uykularından uyandırmak istemiş. Ama aynı zamanda günümüze de atıfta bulunmuş ve siz böyle olmayın demiş. Bana bu kitap diğer Kurtuluş Savaşı dönemi kitaplarından oldukça farklı olması sebebiyle hem orijinal ve güzel hem de bazı yerleriyle rahatsız edici geldi. Sonunu ise tam olarak anlayamadığımı söyleyebilirim. Sanki kitabın devamı varmış gibiydi. Bunun dışında yazarın anlatım tarzı bence çok sade, akıcı ve güzeldi ama aynı anda gerçekleşen olaylar bile abzı yerlerde hem şimdiki zaman hem de geçmiş zamanda geçiyordu bu beni bazı yerlerde rahatsız etti ama çok da takılmadım. Bence okunması gereken ve bu döneme ait tüm destansı hikayelerin yanında oldukça gerçek ve acı yüzleri de görmenizi sağlayacak bir kitap...