Okumak en iyi şey, oku ve öğren. Çünkü yapılacak o kadar çok şey var ki, ha? Susuyorum ben. Okuyup uyanırsan bir gün göreceksin Fatma, ah ne kadar çok şey var yapilacak, ne kadar çok hayatta. Ne kadar çok!
◆ Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bil ki, her gün ve her saat çalışmanın en müsâit zamânıdır.
◆ Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsâit yeridir.
◆ Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
— Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bilki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır.
— Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir.
— Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
Kim beni sana sorarsa onlara de ki ''Gitti''
Gitti kendini aramaya
O tarafta
Senin bile bilmediğin bir yerde
O gece sana verdiğim fotoğrafı yak
Belki bir geceni aydınlatabilirsin
Aman kimse bilmesin
Elinle yaktığın o bendim
Ki kimsenin hoşuna gitmeyeceksin
Dünya kurt gibi sen de kuzu olup içine düşmüşsün
Ben her daim yanında duramam ki sen kendini aslan göresin
Sen gibi değil
Yarın belki beni göremezsin
Fakat bir şiirim var; oku
Beni yorgun argın göreceksin
Beni göreceksin ki kuru bir ağacın yanında oturmuşum
Onun gibi ben de bir yağmur bekliyorum
Belki günlerden bir gün senin toprağında yeşereceğim
Fakat başka bir renkte
Yarın belki beni göremeyeceksin
Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bilki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır.
— Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir.
— Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
"Oku, yaratanın adıyla oku"
Oku ki hayat bulasın,
Oku ki mutlu olasın.
Oku ki huzur dolasın.
Oku ki doğruyu göresin, yanlışı bilesin.
Oku ki yaşantına renk, davranışına mana katasın.
Ey insan! Eğer senin fikrin, nazarın şu yüksek nizamı bulmaktan aciz ise ve istikra-i tüm ile, yani umumi bir araştırma ile de o nizamı elde etmeye kadir değilsen, insanların telahuk-u efkâr denilen fikirlerinin birleşmesinden doğan ve nev-i beşerin havassı(duyguları) hükmünde olan fünün ile kâinata bak ve sahifelerini oku ki, akılları hayrette bırakan o yüksek nizamı göresin.