Merhabalar fantastik kitap severler buraya toplanın.Bazı kitaplar vardır ya elinize ilk aldığınız andan itibaren sizin içine çekerler, işte o kitap tam olarak bu , inanılmaz akıcı ilerliyor ve merak uyandırıyor.
Alıntılar;
'Dünya zamanı diğer boyutlarla iletişim kurmamıza engel mi?'. Daha açık olmak gerekirse; zamansal farklılık,boyutsal iletişimin önünde engel mi?Ve son soru;zamansal farklılık nasıl ortadan kaldırılabilir? Kaldırılabilir mi?Geçmiş şimdi ve gelecek üzerindeki akış birleştiğinde diğer boyutların,daha da önemlisi 'tek zamanın' açılma olasılığı nedir?
2136 yılının Ankara'sına gidip ütopik bir dünyanın içinde geçmiş ve geleceği,doğruları ve yanlışları,iyilik ve kötülükleri Alin'in penceresinden yaşayıp okumak isterseniz bu bir davettir.Güzel bir kurgunun içinde çok önemli ve anlamlı mesajlar verilmiş."Zaman durmaksızın akmaktaydı ve en temel kural,yaşamı bütünüyle kucaklamak ve sevgiyle yaşamaktı".Güzel ve daha yaşanabilir bir dünya için hala bir şansımız olduğu çünkü geleceğin henüz yazılmadığı ve her bireyin öncelikle kendinden başlaması gerektiği mesajını vermiş yazarımız.Spoiler olmaması adına daha fazla detay vermeden son olarak diyebilirim ki ben çok keyif alarak okudum sizlerede tavsiye ederim,kitaplığınızda mutlaka bir yeri olmalı ve okunmalı.Yazarımızın kalemine sağlık.Kitapla sevgiyle kalınız.
Tek ZamanSemra Aksoy · İkinci Adam Yayınları · 041 okunma
Okuma gözlerde başlar. Gördüğümüz bir metni duyduğumuz bir metinden daha iyi aklımızda tutabildiğimizi gözlemleyen Cicero "En keskin duyumuz görme duyusudur" diye yazmıştır. Aziz Augustinus gözlerimizi "dünyanın giriş kapısı"olarak önce övmüş, sonra da lanetlemiştir; Aquino'lu Aziz Tommaso görmeyi "bilgi edinmemizi sağlayan duyuların en büyüğü" olarak tanımlar. Bu her okurun kavrayabileceği kadar açıktır: Harfler gözler aracılığı ile kavranır. Ama bu harfleri anlamlı kelimelere dönüştüren simya nedir? Metin ile karşılaştığımızda içimizden olup biter? Nasıl olup da görünen şeyler içimizdeki laboratuvara gözlerden ulaşan "tözler" olurlar; nesneler, harflerin biçimleri ve renkleri nasıl okunurluk kazanırlar? Gerçekten, nedir bu okumak dediğimiz eylem?
Kitap okumanın faydası nedir ? diyenlere...
Bir defasında hocama dedim ki: Bir kitap okudum ama zihnimde kitaptan hiçbir şey kalmadı.
Bana bir hurma uzattı ve dedi ki: Bunu ağzında çiğneyip ye.
Yedikten sonra sordu:
Şimdi sen büyüdün mü ? :
Hayır, dedim.
Dedi ki : Büyümedin ama o hurma vücuduna dağıldı; et oldu, kemik oldu, sinir oldu, deri oldu, tırnak oldu, hücre oldu...
Anladım ki, okuduğum kitap da öyle dağılıyor ;
Bir kısmı kelime dağarcığını zenginleştiriyor. Bir kısmı bilgi ve irfanını artırıyor, bir kısmı ahlakını güzelleştiriyor, bir kısmı yazı ve konuşmada üslubuna incelik katıyor, bir kısmı hayata farklı bakmanı sağlıyor, bir kısmı içindeki sevgi ve merhameti artırıyor, bir kısmı özgüvenini artırıyor, düşünmeni, sorgulamanı tetikliyor, olaylar karşısında nasıl davranman gerektiğini öğretiyor... Her ne kadar sen bunların farkında olmasan da.
Kitap okumak bir şeye yaramaz, çünkü kitap okumak çok şeye yarar ! O kadar çok şeye yarar ki neye yaradığını söylemek imkansızdır...
Dikkat Spoiler İçerebilir :
Kitap yaşlı adam ve genç adam olmak üzere iki kişinin karşılıklı sohbetinden meydana geliyor. Bu sohbetler o kadar etkileyici ki öyle bir an geliyor kendinizi ve çevrenizi bir anda sorgularken buluyosunuz; gerçekten iyi miyim, yaptıklarım iyilik miydi yoksa ruhumu tatmin etmek için miydi? Yani bildiğimizi düşündüğümüz şeyleri çok güzel bir şekilde örneklemelerle çürütüyor, doğrulukları tartışılabilir ancak etkileyiciliğinde hepimizin hemfikir olacağını düşündüğüm bir kitap. Okumak için boş zaman aramak yerine zamanınızı ayırmanız gereken bir kitap.
İnsan Nedir?Mark Twain · Karbon Kitaplar Yayınları · 201915bin okunma
'Demir paslandığı gibi, kalplerde paslanır' demesi üzerine Hz. Peygamber'e (s.a.v) şöyle soruldu:
-'Ey Allah'ın Rasûlü! O halde kalplerin cilası nedir?'
Hz. Peygamber (s.a.v):
"Kur'ân'ı okumak ve ölümü hatırlamak" diye cevap verdi.
"Bekaret hakkında bildiğinizi sandığınız her şey yanlış."
Bu cümleyle başlıyor Blank kitaba. Uzun süren kapsamlı incelemeleri sonunda kendisi de şaşırarak öğrendiği her şeyi bize aktarıyor.
Bekaret nedir? Toplumsal açıdan nedir bilimsel açıdan nedir? Anatomik olarak bekaret tanımlanabilir mi? Tıp, tarih boyunca bekareti nasıl
İyiyi kötüden ayırmak külfetini okuyucuya bırakmış bir yazar.
Üç bölümden oluşuyor ve her bölümde farklı farklı hikayeler var. Birbirinden güzel, düşündürücü, hayran bıraktıran..
" Sen sevgiline ne verebilirsin sanki? Kalbini mi? Pekâlâ, ikincisine? Gene mi o? Üçüncü ve dördüncüye de mi o? Atma be adaşım, kaç tane kalbin var senin? Hem
Ne tür beklentilerle bu kitabı elinize aldığınızı bilemem ama Tolkien'in eleştirel kişiliğini görmek istediyseniz eğer, doğru yerdesiniz.
Yazarımız peri masallarını birkaç soru altında incelemiş; Peri Masalları nedir?, Kaynakları nedir?, Peri Masalları çocuklar için midir?, Bu görüşe sebep olan şey nedir? gibi. Bölümler içerisinde çeşitli Peri Masalı yazarlarından ve eserlerinden örnek vererek yapmış eleştirisini. Özellikle üstünde durduğu yazar ise Kral Arthur ve Truva kitaplarıyla tanış olduğumuz
Andrew Lang'dir. Onun eserleriyle büyüdüğünü belirtmenin yanında Masallar üzerine olan çoğu görüşüne katıldığını da söyler. Zıt düştükleri birkaç nokta da vardır tabii ki.
Tolkien'in sanki sizinle sohbet ediyormuş gibi yazdığı bu kitapta çeviriden kaynaklı çokça anlam kayması ve imla hatası vardı. Basım tarihi göz önünde bulundurulunca bu normal karşılanıyor, ama eserden aldığınız hazzı artırmak istiyorsanız yabancı kaynaklardan okumanızı öneririm.
Gerçekten çok güzel bir deneme olmuş, Peri Masallarının sadece çocuklara hitap etmediğini böylesine güvenilir bir kaynaktan okumak rahatlamış hissettirdi. Keyifli okumalar diliyorum.
"Allah affedicidir, zengindir.."
Bu ibareyi affedemeyen , karşılıksız vermek nedir bilmeyen insanlar anlayabilir mi ?
En iyi anlama yolu okumak değil, deneyimlemektir.
Fantastik türü sevenler bilir ki bu türde iyi yapıtlarla karşılaşmak öyle pek kolay değildir.
Yazar size sıfırdan yeni bir evren yaratacak, o evrenin kuralları mantık çerçevesinde bir bütünlük oluşturacak, kahramanlar hem o evrene ait olacak hem de kendimizle bütünleştirebilecegimiz kadar bize benzeyecek, ve bütün bunlar akıcı olay örgüsünün