Biliyoruz ki, bütün acılar bir gün geçer.
Bütün fotoğraflar sararır.
Yara kabuk tutar kapanır.
Bir sabah yine taze ekmek ister canın kahvaltıda.
Bir fincan sade kahve. Demli bir çay ister akşam üstü olunca.
Sokakta mevsimi fark edersin, aynada kendini. Önceleri belli belirsiz, sonra gamzene kadar gülersin.
Şarkılar mırıldanır, çekmecelerde renkli kalemlerini ararsın.
Kuşlar gelir konar dallarına.
Kırıldığın yerden çiçek açarsın.
Bütün acılar bir gün geçer.
Ya da alışırsın...
"Sustu Yakub. Sonra mavi gözlerinin derinlerinde denizler kabararak ağladı. O kadar ki en güzel kıssanın sonuna kadar ağladı. Gözlerine aklar ininceye, bir daha Yûsuf'un kokusu ruhuna değinceye kadar ağladı."
"Aşk bir ateştir ve âşık daima yanar, yakılır, erir. Denizden çıkarılıp ovaya atılan balık, belki tekrar denize ulaşırım diye nasıl çırpınır durursa, âşık da varacağı makama varmak için öyle çırpınır durur işte!..."