Yiğit olan yiğide, sevdiğine yoluyla yordamıyla davranmak düşer. İnsan olmadıktan sonra güzel göz, güzel kaş, sırım gibi boy herkeste var. İnsan dediğin yüreğiyle, inceliğiyle insan olmalı.
Gazali Bağdat’taki eğitimini tamamladıktan sonra bir kervanla Tuş şehrine dönüyor. Ama yolda kervanı haramiler soyuyor ve herkesin altınını, gümüşününü alıyorlar. Gazali’nin de tek bir torbası var. Torba da gidiyor. Herkes kaderine razı olmuşken Gazali haramileri aramaya başlıyor. Aylarca aradıktan sonra haramilerin saklandığı mağarayı buluyor ve torbasını geri istiyor. Nöbetçiler bu deli çocuğu öldürmeye hazırlanırken Haramibaşı gürültüleri duyuyor ve neler olduğunu soruyor. Bir deli oğlanın geldiğini ve torbam da torbam diye tutturduğunu söylüyorlar. Haramibaşı “Göderin şu çocuğu bana” diyor. Sonra ona “ Evladım, herkesin servetini aldık, ses çıkaran olmadı. Senin torbanda bunlardan daha kıymetli ne olabilir ki canını tehlikeye atıp buralara geldin?” diye soruyor. Gazali “Benim yüküm onlardan daha değerli” diyor. “Çünkü içinde Bağdat’taki hocamın ders notları vardı.” Haramibaşı adamlarına “Verin şu çocuğun torbasını”diye emrediyor. “Karnını doyurup yola çıkarın.” Sonra da Gazali’ye dönüyor. “Ders notlarını iade ediyorum delikanlı” diyor. “Ama alim olmak istiyorsan bir şeyi hiç unutma.” Gazali “Nedir o?” diye soruyor. Haramibaşı diyor ki: “SENDEN ÇALINABİLEN BİLGİ, SENİN BİLGİN DEĞİLDİR.”