Yine de sana kurduğum cümlelerin sahibi ben değilmişim gibi geliyor şimdi. Elime tutuşturulmuş bir senaryodan kendi bölümlerimi okuyordum sadece ve hikayenin tamamını hiç bilmiyordum.
Kadın, çakmağını uzatıp sigaranı yakarken ne zamandır aradığın çıkış kapısını bulursun karşında. Aniden. Kadının bundan haberi yoktur. Sadece sahneye girer, bakman lazım gelen şeyi gösterir ve iner sahneden. Rolü bu kadardır. Sen onun parmağını uzattığı yere bakarsın ve gördüğün şey ne zamandır karşısında ter döktüğün sorunun cevabıdır. Seninle karşılaşmamız böyle bir şeydi benim için.
Seni özlemeye cesaret edecek tarafımı, bir kertenkelenin kuyruğunu bırakıp yoluna devam etmesi gibi, geride bırakıp ondan adım adım uzaklaşalı çok olmuştu.
Senden eşim diye bahsetmiştim. Evlilik marifetiyle çiftlere layık görülen eşlik sıfatından çok, bir ayakkabının eşi gibi bir eşlikti kastettiğim. Teki olmadan diğerinin bir işe yaramadığı bir eşlik.