Bir koyun istiyorum aslında. Bir koyun çizsene bana. Çizdim koyunu. Resmi iyice inceledi, sonra: "Olmadı," dedi, "bu daha şimdiden çok zayıf, hasta bir koyun. Bir tane daha çiz." Ben de bir tane daha çizdim Dostum tatlı tatlı, hoşgörüyle gülümsedi: "Sen de görüyorsun ya, bu koyun değil, bal gibi koç. Boynuzlarına baksana." Resmi yeniden çizdim ama yine beğendirememiştim. "Bu da çok yaşlı. Ben öyle bir koyun istiyorum ki uzun süre yaşasın." Artık sabrım tükenmişti, üstelik uçağımın moturunu bir an önce sökmek istiyordum. Aşağıda gördüğünüz resmi karaladım. "İstediğin koyun şu sandığın içinde," diye kestirip attım. Küçük eleştirmenin yüzünün birden aydınlandığını görünce şaşırdım "Tam da istediğim gibi oldu. Peki, bu koyun çok mu ot yer dersin?" "Neden sordun?" "Bizim oralarda her şey çok küçüktür de..."
Léon Werth için Bu kitabı, koskoca bir adama adadığım için küçüklerden beni bağışlamalarını dilerim. Ama önemli bir özürüm var. Şimdiye kadar bu adamdan daha iyi bir başka dostum olmadı. İkinci özürüm de şu: Bu adam, her şeyi değerlendirebilir. Çocuklar için yazılmış kitapları bile. Sonra üçüncü bir özürüm daha var: Bu adam Fransa'da oturuyor şimdi, aç, üstelik açıkta. Avutulmak ister. Bütün bu sayıp döktüğüm özürler yetmezse ben de kitabını onun bir zamanki çocukluğuna adarım tabii. Bütün koca adamlar bir zamanlar çocuktular (gerçi aralarında bunu hatırlayanlara az rastlanır ya.)
Reklam
Hüzünlendik..
Bu sohbet evimizde şimdiye kadar en az 200 ayrı isim üzerinde durduk. Bazı sıkıntıları bölüşebilmeliydik. Bu 200 kişinin küçük bir omuzlaması ile fazladan 1000 abonemiz olurdu. Aramızda bunu konuşmuştuk da. Bilir misiniz sayıları 5'i geçmeyen dostun üzerinde bu çağrıya kulak veren olmadı. Doğru, doğru beklememek gerek. Onlar okullarından işlerinden sonra, zamanlarını dilekleri gibi geçirecekler ve burada tek tek ele aldığımız o nazenin şiirlerini yazacaklar, biz ise çalıştığımız yerin ve evimizin yükünden sonra burada birkaç arkadaş omuzlarımızı Mavera'nın ve Akabe Yayınlanı'nın yükü altıda koyacağız, hem yazacağız, hem yayınlayacağız, hem dağıtacağız, hem de bütün sorunlarını kara kara düşüneceğiz ve de zarar edeceğiz. Çok acayip bir durum mu bilmiyorum ama zaman zaman bana bu iş çok absürt, çok abes gelir. O zamanlar kendimi sırtına cephane gibi ağır şeyler yüklenmiş ve bir sahraya koyverilmiş bir katır gibi hissederim. Katırın elleri yok ki yüklerini çözüp indirsin. İşte bu nedenle önüme gelen herkese dostum şu yükün altına sen de omzunu getir bakalım derim ve benim huyumu dostlarım yadırgar, yahu ayıp ediyorsun derler ve ben derim ki babalarının eşeği mi var? Biliyorum ne kadar kaba hatlarıyla bir çırpıda anlaşılabilecek şekilde de söylesem durumun trajikliğini benim kadar anlayamazsınız.
Sayfa 248Kitabı okudu
AZİZ NESİN Nesin Vakfı, Dereboyu, 27 Ağustos 1994 “Bir Sürgünün Anıları” adlı kitabımın ekler yaparak düzenlediğim 13. basımınıhazırlarken, üçüncü ameliyatım sonunda görme gücümü çok yitirmiş olduğumdan büyük zorluk çektim. Bu kitabı, ancak vakıf çocuklarımın yardımıyla kurtarabildim. Kızlarım, Gülderen AYDOĞMUŞ, Kadriye GEZER, Emine ÖZACAR,
Bir olaydaki gizlilik payı belirli düzeyi aştıktan sonra eliniz kolunuz bağlanır. İnanmayacaksınız ama en yakın köyden bin mil uzakta ve ölümle her an yüz yüze olduğum halde cebimden bir parça kâğıt ve bir dolmakalem çıkardım. Tam o sırada şimdiye kadar yalnız tarih, coğrafya, aritmetik ve dilbilgisiyle uğraştığım aklıma geldi ve bizim küçüğe (biraz da üzülerek) resim yapmayı beceremediğimi söyledim. “Ne zararı var canım,” dedi, “bir koyun çiziver.” Aksi gibi şimdiye kadar hiç koyun resmi yapmamıştım. İster istemez sık sık yaptığım iki resimden birini çizdim. Yani boa yılanının dıştan görünüşünü. Ama bizimki: “Yoo! Yooo!” demesin mi, “Boanın içindeki bir fil istemiyorum. Boa çok tehlikeli bir yaratıktır. File gelince o da çok yer kaplar. Bizim oralarda her şey küçücüktür. Bir koyun istiyorum aslında. Bir koyun çizsene bana.” Çizdim koyunu. Resmi iyice inceledi, sonra: “Olmadı,” dedi, “bu daha şimdiden çok zayıf, hasta bir koyun. Bir tane daha çiz.” Ben de bir tane daha çizdim. Dostum tatlı tatlı, hoşgörüyle gülümsedi:
Sayfa 15 - Can Çocuk
Léon Werth için
Bu kitabı, koskoca bir adama adadığım için küçüklerden beni bağışlamalarını dilerim. Ama önemli bir özürüm var: Şimdiye kadar bu adamdan daha iyi bir başka dostum olmadı. İkinci özürüm de şu: Bu adam, her şeyi değerlendirebilir. Çocuklar için yazılmış kitapları bile. Sonra üçüncü bir özürüm daha var: Bu adam Fransa’da oturuyor şimdi, aç, üstelik açıkta. Avutulmak ister. Bütün bu sayıp döktüğüm özürler yetmezse ben de kitabımı onun bir zamanki çocukluğuna adarım tabii. Bütün koca adamlar bir zamanlar çocuktular (gerçi aralarında bunu hatırlayanlara az rastlanır ya.) İşte gerekli değişikliği yapıyorum: Çocukluk günlerindeki Léon Werth için
Sayfa 7 - Can Çocuk
Reklam
96 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.