Ölmedim, geç kalktım anne
Sevincimi kalan günlerime pay ettim
Bugün çok az güleceğim
Bugün hiç üzülmeyeceğim anne.
Yarından avans çektim
Ölümden öte köy var mı anne
Varsa söyle
Orada güzel günler de olur belki
Burası yaşanılır yer değil
O gitti sen gelmiyorsun
Yaşamak sıkıcı gelmeye başladı anne
Bugün ölmedim sadece geç kalktım anne
Bayram günü el dolaşır gezer
Senin ruhun söyle hapis mi orada
Birinci Ağıt
Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Bizi zayıf düşüren, sulu gözlü kılan vicdanımızla mücadele ediyor olmalı. Tabii ya neden daha önce anlayamamış bunu. Şefkat, acıma, merhamet; bü ya neden daha önce anlayamamış bunu. Şefkat, acıma, merhamet; bü tün bunlar zayıflığımızdan türüyor. Korkumuzdan. Korkumuz da ölümlülüğümüzden. İnsan türü ölümlülüğü yüzünden zayıfmış Tanrı karşısında. Lanetlenmiş bir soy gibi algılıyormuş kendini, kolektif bi l inçdışında. Şimdi de iyilikle, yufka yüreklilikle affettirmeye çalışı yormuş kendini. Dinler iyi anlamışlar doğrusu bu zaafı, oya oya kul lanıyorlarmış. Ölüm. Yahu erkek olacaksın erkek. Ölümden öte köy var mı? Ne bu sulu gözlülük, bağışlanma çabası, yakarı ş. İnsanın Tan rı ve kadın karşısında nasıl da küçük düştüğünü iyi görmüş Nietzsche. Artık zayıflığa, af d ilemeye yer yok hayatında. "Evet Tanrı, kadın ve çocuk... " Çocuk? Durdu. Gözleri doldu zavallının. Süngüsü düştü. Bell i ki küçük kızı geldi gözünün önüne. "Benim zaafım baba olmam," diyor, "sevmem. Sevgi nasıl da zayıf düşürüyor insanı."