·
Puan vermedi
Tanrı insanları yemek içmekle mi cezalandırdı?
İnsan; yeme içme ihtiyacını başka bir şekilde karşılayabilseydi, ruhen nasıl olurdu? Örneğin; karnımız acıktığında, müzik dinleyerek doyabilseydik ne güzel olurdu. Doğaya ve bedenimize zarar vermez, ruhen daha huzurlu olurduk. Susadığımızda şiir okuyarak, susuzluğumuzu giderebilseydik? Güzel olmaz mıydı? Şiir okumak ve dinlemek kalbi güzelleştirir, insanı stresten uzak tutup maneviyat dergahını yerleştirir, maddiyat külliyetinden uzak tutmaz mıydı ? Resim yaparak, tatlı ihtiyacımızı giderebilseydik ne güzel olurdu. Her şeyden önce edebiyatın konuşulduğu bir dünyada yaşasak, sanat kanunları ile dünya yönetilse, ne muazzam olurdu. Parası çok olanın sözünü değil, bilgili olana saygı duyup onun sözünü dinleseydik, dünya bu kadar adaletsizlik olur muydu? Kanımca olmaz, dünya cennete çevrilir, cenneti duya duya yaşar, bilinmez bir cennetin özlemini arama gereği de duymazdık Tanrı insanları yemek içmekle mi cezalandırdı? Tanrı insanları yemek içmekle mi cezalandırdı? Korkularımızdan, kaygılarımızdan, stresten uzak bir hayat yaşar, bu kadar çok çalışıp bu kadar mutsuz olmazdık. Ne için bu kadar meşgul olmayı, değerli olmakla karıştırıyoruz. Çince’de “meşgul” kelimesinin kalp yorgunluğu ve ölümü anlattığını bilseydik, bu kelimeyi hayatımızın merkezinde tutar mıydık… Tanrı, insanlığı yemek ve içmekle cezalandırdı. Bu ihtiyaçlarımızı karşılamak için sürekli doğayı, hayvanları kendi neslimizi katlediyor, dünyayı yok edip, cehennemi yaratıyoruz. Oysa çok basitti. İnsan yeme içme ihtiyacını sanatla duyurabilseydi, dünya ne harika bir yer olur, insanlık da muazzamlığa erişirdi
Mutluluk Bulaşıcıdır Gülümsemek Gibi
Mutluluk Bulaşıcıdır Gülümsemek GibiNiyazi Koluş · Nitelikli Kültür Yayınları · 20221 okunma
Ölümü gördük, bizim karşımıza da çıkacak. Onu tanıyacak ama kaçamayacağız, niçin öldüğümüzü anlayamayacağız. Çünkü sağında, solunda dolaşıp, bir türlü sınırını aşamadığımız (sınırı aşmak: Nasıl da boş bir arzu bu! Sınırı aşıp, adlandırılamayanı adlandırdığımız, ağza aldığımız anda, yaşadığımız dünya da, kullandığımız dilin muğlak iktidarı da un ufak olur, ortadan kalkardı! Ama lafımı tamamlayayım:) bir Tabu'dan kaynaklandığı için tavırlarımızı, davranışlarımızı kısıtlayan, bizi hükümranlığını yaydıkça yayan bir sayıklamanın ortasında, iki büklüm ölümü karşılamak durumunda bırakan o yasa hakkında daima susmak zorunda kalacağız...
Sayfa 216Kitabı okudu
Reklam
200 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Eyyy Atinalılar; Sokrates Atinadan da büyüktür...!
Sokrates'in Savunması kitabını bu sefer İş Bankası yayınlarından okuma fırsatını buldum uzun bir aradan sonra tekrar hatırlamakta faydalı oldu. Bu ikinci okumamda Sokrates'in ne kadar büyük bir değer, dönemi için kıymetli bir insan ve insanlık içinde ahlaklı, faziletli, Erdem sahibi bir kişilik, karakter olduğunu daha güçlü bir şekilde
Sokrates'in Savunması
Sokrates'in SavunmasıPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202353,4bin okunma
. Elbette benim de bir gün ecelim gelecekti... Yatarak beklemektense, yaşayarak karşılamak istiyorum benim için beklenen o günü. Kendim ayakta olmasam bile ölümü ayakta umuyorum... . Gülseren Gümüş
Sayfa 122 - Sahra KitapKitabı okudu
Böyle geldi ve böyle gidecek.
Her şeyden önce yaşam ölümün kölesidir, ölüm her an yaşamı bitirebilir. Ne kadar kaçmak istenirse istensin, ölüm mutlaka bir gün onu yakalayacaktır. Bu yüzden ölümü vakarla karşılamak gerekir. Korkuyu yenmek için cesur olmak şarttır. Ölüm derin bir düştür, insanı huzura erdirecek bu düşten kaçmak boşunadır.
Romantik bir ölüm istiyorum,mümkünse yalnız,sadece kendimi hissetmek istiyorum o an...Ölümü en güzel halimle karşılamak isterim,ondan kaçan deģil ona giden...
Reklam
480 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.