Bir aslanı gün boyu takip etseydiniz ve aslanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız ,günün sonunda bu aslanın bir ceylan yakalayıp yemesi sizi mutlu ederdi.Aynı hikayeyi ceylanı takip ederek başlasaydınız ve ceylanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız,günün sonunda bu ceylanın bir aslan tarafından yenmesi sizde bir öfke uyandırırdı.Yani başlangıç noktasını farklı seçersen aynı olay kişide iki farklı yargı oluşturabilir.Bu yüzden kişinin içindeki adalet duygusu, hangi hikayeyi nekadar süreyle takip ettiğine bağlıdır.
A GLANCE AT JUSTİCE
If you follow and observe a lion all day long and witness its struggle to survive, at the end of the day, it will make you happy to see it catch and eat a gazel. If you start the story by following and observing a gazel and witness its struggle to survive, at the end of the day, it will make you furious to see it being eaten by a lion. In other words, if you choose the starting point different, the same occasion will create two different judgements inside a person. So, the justice sensation inside a person depends on which story he/she follows and how long he /she follows it. (Serdal Özdemir)
-Kadın ve çocuk cinayeti fazladır.
-Çok tv izlenir.
-Az kitap okunur.
-Particilik fazladır.
-Ön yargı çoktur.
-Bilimden haber yoktur.
-Cehalet meşrudur.
Bir gün bir öğretmen tahtaya şöyle yazdı:
9x1 = 7
9x2 = 18
9x3 = 27
9x4 = 36
9x5 = 45
9x6 = 54
9x7 = 63
9x8 = 72
9x9 = 81
9x10 = 90
Yazmayı bitirip sınıfa döndüğünde bütün sınıf ilk sırada yapmış olduğu hata yüzünden kendisine gülmekteydi.
Herkesin sessiz olmasını bekledi, sonra da ekledi: ‘’ İlk işlemi bilerek ve özellikle hatalı yazdım. Sizin hatanız olmadan önce dünyanın size nasıl davranacağını göstermek için!
KİMSE dokuz kez doğru cevabı yazdığım için beni övmedi, KİMSE beni tebrik etmedi, ama HERKES yapmış olduğum tek HATA nedeniyle beni yargıladı ve bana güldünüz.
İşte ders bu:
İnsanlar yaptığınız yüzlerce doğru şeyi anlamaz, takdir etmez!
Ama yaptığınız tek bir hata sebebiyle sizi yargılar…
Başarıları için insanlara değer vermeyi öğrenmeliyiz!
Iskalamaktan çok isabet ettiren ve sonunda sadece BİR hatası ile yargılanan ve diğer DOKUZ doğrusu değerlendirilmeyen insanlar.
Dorian Gray ' in Portresi, Oscar Wilde ' nin tek romanı olma özelliğini taşıyor. Ama 10 kitap yazacağına tek bir kitapla 10 kitaba bedel bir etki bırakması onun nasıl bir yazar olduğunu ortaya koyuyor zaten. 1981 yılında basılan Dorian Gray ' in Portresi yayımlandığı dönem büyük tepki görüp, büyük tartışmalara sebep olmuştur. Kitabın yazarı Oscar
Suç nedir? Ceza nedir, ne olmalıdır? Suça karşılık uygulanan bir ceza mı olmalı, yoksa iyileştirme yönünde bir yaptırım mı uygulanmalı ?
Ceza eğer "ıslah" etmiyorsa insana faydası nedir, neden vardır? Mevcut düzende cezalar ne kadar etkili, toplumu ne kadar değiştiriyor? Dahası suçu işleyen kişide neleri değiştiriyor, ne yönde
1. İlk okuduğun kitap hangisi?
C.. Serdar Özkan - Kayıp Gül
2. Hangi kitap size kitap okumayı sevdirdi?
C.. Oscar Wilde - Dorian Gray Portresi
3. Hangi kitap karakterini gerçek hayatta tanımak isterdin?
C.. Martin Eden
4. Hangi kitap karakterine aşık oldun?
C.. Cornelius Van Bearle (A.Dumas) - Siyah Lale
5. Tekrar okumak isteyeceğin üç kitap:
C..
Okumak güzel.
Başkasıyla okumak daha güzel.
Kitle ile okumak paha biçilemez.
Aynı anda aynı kitabın aynı satırlarında buluşmak... Aynı cümlelerde benzer duygulara kapılmak...
Onlarca kişilik bir grupla okuduk eseri.
Okurken birbirimizi motive ettik.
Uygulamayı eserden alıntılar ile doldurduk.
Görenler eşlik etti; okumalara, okunmalara vesile
Kırmızı Pazartesi yazarın okuduğum ikinci eseri.
Eser bilinen eserlerin aksine sondan başlayan bir kurguya sahip. Bu kurguyu "polisiye romanlar"da görmeye aşinayız sıklıkla. Eser de tam anlamıyla bir polisiye roman olmasa da kısmi olarak polisiye romanı andıran niteliklere sahip.
Söyleyeceklerim spoiler sayılmaz diye tahmin ediyorum. Zira eserin kapağını açar açmaz kahramanın öleceğini öğreniyor okur. Bütün kurgu bu ölüm üzerine kurulu olsa da eserin yazıldığı coğrafyanın insanlarının özelliklerini de görebiliyoruz. Toplumun aynası diyebiliriz.
Bir namus cinayeti. Hani Kemal Sunal filmlerinde de görülen kadının oğlunun eline silahı verdiği, sevdiği kadının kanını almazsa onunla evlenmeyeceği cinsten bir kurgu. İki kardeş Santiago'yu namus için öldürüyorlar, Santiago'nun bir dostunun ağzından da olay anlatılıyor. Cinayetin işleneceğini orada yaşayan herkes biliyor ama kimse sonuca etki edecek bir müdahalede bulunmuyor. Aksine toplum bir nevi destekliyor o cinayeti. Üstelik kurbanın suçlu olduğuna dair en ufak bir kanıt dahi yok.
"Bana bir ön yargı verin, dünyayı yerinden oynatayım."
"Kader bizleri görünmez kılar."
Kitap hacimsiz olmasına rağmen anlatım olarak zorluyor. Daha önce Marquez okuduysanız bu zorluğa aşinasınızdır diye düşünüyorum. Ben aşina da olsam okurken yorduğunu itiraf edebilirim. Ama yine de okumaya değer diye düşünüyorum. Bazen zor olan şeyler daha çok şey katar insana.
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,6bin okunma