Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Gezi Parkı'nda toplanan gençliğin hedefleri sadece birkaç ağaç ve binayla sınırlı değildi. Bu gençlik oraya, ellili yılların başından bugüne demokrasi, özgürlük ve eşitlik adına kendisine kuşaklar boyunca gerçek diye benimsetilmeye çalışılmış yüzlerce, binlerce yalanı tasfiye etmek için toplandı. Bugünkü iktidarın bugünün gençliğine artık bugünün ve yarının toplumu gözüyle değil fakat sadece kendisine iman edenlerden oluşacak bir cemaat gözüyle bakmaya kalkışması ise, bardağı taşıran son damla oldu.
Sayfa 111
Sanatı öldürmek, sevgiyi öldürmektir.
Sayfa 97
Reklam
Kafka'nın Şato'su Silivri'de mi?
Belki de Silivri'deki, Kafka'nın Şato'sudur. Belki de Albert Camüs' nün yirminci yüzyıla takmış olduğu "Korku Çağı" adı, bizim diyarlarda ancak şimdi, yani yirmi birinci yüzyılda geçerlik kazanıyordur . Malum ya bizim diyarlara her şey biraz gecikerek gelir. Matbaa, iki yüz yılı aşan bir gecikmeyle gelmişti Dahası, örneğin Rönesans hiç gelmedi. Aydınlanma Çağı, daha başlamadan bitiverdi. Eleştirel düşünce tohumları, inançların karartmaları arasında görünmez oldu.
Sayfa 58
Vergilius'un Ölümü'nden
Her zaman kendi hayatımın sınır boylarında, benim olmasını istediğim, ama asla benim olmasına izin verilmemiş bütün hayatların sınır boylarında dolanıp durmamış mıydım? Ben de huzur nedir bilmeyen, bir yandan ölümden kaçar ve korkarken bir yandan da kim bilir kaç kez ölmeyi aramamış mıydım? Ben de en yakınındaki yetişkinlerin bile rehberliklerinden yoksun kalarak, hep kovalanmaya yargılı, gerek iç gerekse dış dünyanın tutkuları arasında yolunu kaybetmiş, bunun sonucunda içini kaplayan korku yüzünden kendi hayatına aslında sadece konuk olabilmiş biri değil miydim?
Sayfa 38
Ben, dipsiz, uçsuz bucaksız bir yalnızlığın içine doğmuştum.
Sayfa 27
1938'de Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün hemen ardından devlet ve onu yönetenlerin çoğu, "fikri hür, vicdanı hür" kuşaklar yetiştirmek yerine, kazara böyle yetişebilmiş kuşaklara karşı kendilerini koruma kaygısına düştüler. O zaman, Köy Enstitüleri kapandı Tercüme bürosu kapandı Tercüme mecmuası kapandı. Halkevleri kapandı. "Anadolu Aydınlanması" son buldu Kırklı yıllar, "Anadolu Aydınlanması"nın filizlendiği yıllardı. Ellili yılların başında ise kapısında devletin resmi ya da sivil polisin beklemediği aydın neredeyse kalmamıştı. Geleceğin aydınlarına yönelik kitlesel kıyımların temeli o yıllarda atıldı. Kısaca belirtmeye çalıştığım bu yol, "fikri hür, vicdanı hür kuşaklar yetiştirme" idealinden "dindar gençlik yetiştirme" idealine uzanan yoldur.
Sayfa 21
Reklam
2 Temmuz 1993
Sivas şehrine yolum hiç düşmedi. Ne hayıflandım, ne kendime gücendim, ne de yurtseverliğime bir halel geldi. “Madımak” denilen nebatı saksıda görsem tanımam; cahilliğime verin. Artık merak da etmem. “TRT Yurttan Sesler Korosu”, “Oy Madımak” diye çığırdığında çığlığım kesilir, halk müziği bilincim körelir, inadımdan kalbime bile parazit yaptırır,
2 Temmuz 1993
Sivas şehrine yolum hiç düşmedi. Ne hayıflandım, ne kendime gücendim, ne de yurtseverliğime bir halel geldi. “Madımak” denilen nebatı saksıda görsem tanımam; cahilliğime verin. Artık merak da etmem. “TRT Yurttan Sesler Korosu”, “Oy Madımak” diye çığırdığında çığlığım kesilir, halk müziği bilincim körelir, inadımdan kalbime bile parazit yaptırır,
Önce Şairleri Yaktılar
Önce şairleri yaktılar. Sivas 1993 Madımak Sonra da silmeye başladılar. 2013 Tam da 20 yıl arayla. İktidarın kim olduğu önemli değil. Burada önemli olan, zihniyet. Ve o da son derece tutarlı. Üstelik de kendi doğrultusunda haklı: Yakılmalarına bile yeterince ses çıkartılmayanları kolaylıkla silmeye de başlayabilirsin. Durum gerçekten çok tehlikeli. Çünkü önceleri kimi şairler kitaplara hiç alınmazdı. Durum vahim ama açıktı. Şimdilerde ise kitaplara aldıkları şairlerin şiirlerini sakatlıyorlar. Şairleri kitaplara alıyorlar ama kendi istedikleri gibi söyletmeye çalışıyorlar. Yani onları bir anlamda siliyorlar. Yani durum şimdi vahim, korkunç ve feci ama bir de sinsi mi sinsi.
Sayfa 49 - Can Sanat Yayınları 2014, İstanbul
Köy Enstitüler'inde öğrenciler, yılda en az yirmi beş klasik okumak zorundalar. "Sakıncalı kitap" kavramının ortaya çıkmasına daha yıllar var. Klasiklerin içinden "sakıncalı" cümlelerin ve pasajların ayıklanmasına da öyle. O karabulutlu günlerin gelmesine daha çok ama çok var.
Sayfa 22 - Can Sanat Yayınları 2014, İstanbul
Reklam
Hal böyleyken, "bu kadarı yetmez, ama evet" oylarının kullanıldığı referandumdan hemen sonra iktidarın sergilemeye başladığı kimi davranışlar karşısında görüşleri sorulan "bu kadarı yetmez, ama evet"çi aydınların hemen hepsinin yanıtı şu olmuştur: "Bu kadarını beklememiştik!" Peki, "ne kadarını" beklemiştiniz? "Bu kadarını" neden beklememiştiniz? İktidar, sizin beklediğiniz sınır noktasında kalacağı yolunda size senet mi vermişti?
Sayfa 63
Yetmişli yıllarda üniversitelerin son, sınıflarına gelenler, umut doluydular. Zaman o atmosferi silip süpüreli çok oldu. Şimdi üniversitelerin son sınıflarına gelenlerin çoğunluğu, sanki önünde dibi görünmeyen bir uçurum açılmışçasına kaygılar içerisinde.
İktidarın kim olduğu önemli değil. Burada önemli olan, zihniyet.
182 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.