Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
DÜĞEN ZAMANI
Dön babam dön. Temmuzun sarı sıcağı cayır cayır yakarken Güneşin gö-zünde,[1] düğenin üzerinde dön babam dön. Büyükler harman kenarında bir asma gölgesinde uzanıp günün yorgunlu-ğunu atarken, düğeni sürmek için adımız söylenince hiç itiraz etmeden düğenin üstüne çıkar gönülsüz gönülsüz düğenin üzerinde dönmeye başlardık. Biz taşra çocuklarına
Sultan Muhammed Alparslan’ın Şehadeti
Malazgirt Zaferi’nden sonra Sultan Alparslan Eylül 1072'de yüz bin kişiyi aşan ordusuyla Türkistan seferine çıktı. Malazgirt'te elli bin kişiyle bir dünya gücünü yok eden Sultan, bu defa kendisinden son derece emin bir şekilde kaynaklarda, "Yeryüzünü bürüyen askerleri" diye ifade edilen ordusuyla ilerledi. Ceyhun Nehri'ni
Reklam
Hayat
İki yaşlı çiftin yalnızlıktan kalabalığı özlemesi, ama onlar nereden bilecekti günün birinde sürekli kaçmak istedikleri kalabalığa hasret kalacaklarını. Ya da küçük bir çocuğun annesi ondan ayrılırken kopardığı feryat, peki o nereden bilecekti günün birinde kendisi bile bile annesinden kaçacağını. Peki biz nereden bileceğiz? Hayat bize gelecek için neler hazırladığını. Onun için geçmişte yaptığımız yanlışlardan ders çıkarmak, yanlış yaptığımız yerlere çalışmak ve adı "GELECEK" olan sınava çalışmak. ~MPnr~
Gelincik tarlasının hemen kıyısındaki yuvasından ayrılırken yine içini o burkuntu sarmıştı. Fakat her defasında olduğu gibi bu sefer de daha ilk kanat vuruşlarla ondan sıyrıldı.
Bir erkek kardeş istiyordu ve herhalde daha çok kardeşi de olsa sevinirdi. Boşanmanın ne anlama geldiğini uzun zaman kavrayamadı. Onları ziyarete gittiğimde, hep kalmamı ister, o bana geldiğindeyse, Gertrud'u da getirmekte diretirdi. Ben yanlarından ayrılırken pencereden bakardı ve onun kederli bakışları altında arabaya binerken içimde bir şeyler kırılırdı. Ondan esirgediğimiz şeyin, onun yalnızca bir arzusu değil, aynı zamanda hakkı da olduğunu hissederdim. Boşanmakla onun bir hakkını çalıyorduk ve bunu birlikte yapmış olmamız, suçumuzu hafifletmiyordu.
" her şeyden yürüyerek uzaklaşabilirim! " ağustos 1848 sevgili conferentsraad “siyaset konuşacak fırsatımız olmadı,” diyorsun. hiç şaşırmadım! o kadar kibarsın ki benim kendi başıma uzun uzun nutuklar atma kabalığımı unutuyorsun -gerçi yanında yapılan münzevi yürüyüşte başka türlü de olamazdı- hem ayrıca kulaklarımı açmış dinlerken
633 öğeden 421 ile 430 arasındakiler gösteriliyor.