"insanın kan bağından ataları olduğu gibi edebiyat dünyasından da ataları vardı ve bunlar insana tarz ve mizaç olarak ilkinden daha da yakın olabiliyor, üzerinde çok daha bariz bir etki bırakabiliyordu."
Oscar Wilde
" Eski Roma'da köleler çalışarak özgürlüklerini satın alabiliyorlardı.
Siz de kazandığınız mevcut parayla özgürlüğünüzü satın almak istemez misiniz ?
Modern kölelikten çıkış pasaportunuzu almak...
Finansal özgürlüğe kavuşmak istemez misiniz ?
Parayla ilgim çok küçük yaşlarda başladı.İki uç örneğin arasında büyüdüm.Dedem çalışarak, tasarruf ederek servet yapmış biriydi.
Babamsa tam tersi, hesap yapmadan yaşayarak o servetin nasıl gayet kolayca bitirebileceğini gösterdi bana..
Para nasıl büyür , nasıl elimizden uçup gider, hayatım bunun sırrını anlamaya çalışmakla geçti . "
" her şeyden yürüyerek uzaklaşabilirim! "
ağustos 1848
sevgili conferentsraad
“siyaset konuşacak fırsatımız olmadı,” diyorsun. hiç şaşırmadım! o kadar kibarsın ki benim kendi başıma uzun uzun nutuklar atma kabalığımı unutuyorsun -gerçi yanında yapılan münzevi yürüyüşte başka türlü de olamazdı- hem ayrıca kulaklarımı açmış dinlerken
o şimdi usulcacık soluk alıyor dedim
hayır büyük bir acıdan ötürü içinden çığlık atıyor dedi doktor.
izin istedi benden nikah yüzüğünü çıkarmak için
çünkü çok şişmişti parmağı.
acı adına ve onu yaşamı boyunca hiç bırakmamış babam adına
izin verdim çevirip durduk yüzüğü.
bir peri masalındaki sihirli yüzük gibi , ama çıkmadı , mucize de olmadı.
doktor izin istedi kesmek için yüzüğü ve kesti hassas kıskacın yumuşaklığıyla.
o şimdi gülüyor , ötelerde gülmenin alıştırmasını yaparak.
o şimdi ağlıyor , vazgeçirip kendini burada ağlamaktan.
pasaportundaki fotoğraf yıllar önce çekilmişti.
israil toprağına geldikten sonra , asla gitmedi yurtdışına.
fotoğraf gerekmez defin ruhsatına.
Aşkımız esnasında evler inşa edildi
ve adamın biri , o sıralar flüt çalmayı öğrendi.
yükselip alçalan ezgileri
duyuluyor şimdi de
biz artık seninle
ağacı dolduran kuşlar gibi
doldurmazken birbirimizi,
ve sen para bozdurmaktayken habire
ülkeden ülkeye
dürtüden dürtüye.
ve çılgınca da olsa yaptıklarımız,
fazlaca yoldan çıkmamışız belli ki ,
fazla kaçırmamışız rahatını dünyanın
uykularını kaçırmamışız insanların
ama şimdi her şey bitti.
yakında ikimizden geriye kimse kalmayacak
unutmak için ötekini .
" kapıyı kilitledim" dediğini anımsıyorum,
önemli bir cümle, kaderimiz.
aklımdan çıkmayan iki söz,
ancak söylerken nerede durduğunu unutmuşum,
bu yanında mı, o yanında mı kapının.
" aşırıya gitmenin, aşkın doğasında olduğunu biliyordu.
ancak - diyordu kendi kendine roberto -
aşktan söz edildiğini hiç duymamış olsalar,
asla âşık olmayacak insanlar vardır "
" geçmişini hatırlamayanlar onu tekrarlamaya mahkûmdur...
ama ben geçmişini hatırlayanların daha da beter durumda olduklarını düşünüyorum"
geçmişini hatırlayanlar hikâyeyi daha da karman çorman bir hale getirirler "
Kimlik belgemi kaybettim.
Yeniden yazmalıyım hayat hikayemi en baştan
birçok makama, bir nüsha Tanrı'ya
bir de şeytana
Necef'te rüzgarla alazlanmış bir kavşakta
otuz üç yıl önce çekilmiş fotoğrafı hatırlıyorum
gözlerim peygamberdi o zamanlar ancak fikri yoktu bedenimin .
ne yaşadığına nereye ait olduğuna dair .
çok defa "işte burası" dersin
"her şey burada yaşandı"
ama orası değildir
sadece öyle düşünür ve yanılgı içinde yaşarsın
bir yanılgı ki sonsuzluğu
daha büyüktür gerçeğin sonsuzluğundan
yıllar geçtikçe hayatım isimlerle doluyor
metruk mezarlıklar gibi
ya da anlamsız bir tarih dersi
ya da yabancı bir kentteki bir telefon rehberi gibi
ve ölüm, birinin ardın sıra seslenmesidir
ve sen artık dönüp bakmazsın bile
seslenen kim diye
"sevdiği bir yere dönmek isteyen bir adam gibi
kitabını , sepetini ve gözlüğünü kasten unuttu
böylece sevdiği yere dönmek için bir mazereti olacaktı
buradan böyle ayrılıyoruz .
ölüler bizden böyle ayrılıyor "