Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
Yüce Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır: " Ey âdemoğlu! Size bahşettiğim nimeti hatırlayın ve ahdime (emrime) vefa gösterin ki, ben de size verdiğim ahdi yerine getireyim. Birde (ahde vefasızlık hususunda) benden korkun. (Bakara 2/40) Yola kılavuzsuz çıkamayacağın gibi cennete de amel dışında hiçbir yolla ulaşamazsın. Yorulmaksızın mal toplanamayacağı gibi bana ibadet üzere sabretmeksizin de cennete giremezsin. Öyleyse Allah'a (farzların yanında) nafile ibadetlerle yaklaş. Benim rızâmı, miskinlerin (garip ve çaresiz kimselerin) sizden razı olmasında arayın. Rahmetimi âlimlerin meclislerinde bekleyin. Zira benim rahmetim göz açıp kapama süresince, dahi onlardan ayrılmaz." Allah Teâlâ şöyle buyurdu: "Ey Musa, söyleyeceğimi iyi dinle! Şu bir gerçektir ki, kim bir miskine karşı kibirlenirse kıyamet günü onu karınca suretinde (küçük, hor ve hakir bir halde) hasrederim. Miskine karşı tevazu göstereni dünya ve âhirette yüceltirim. Her kim, bir miskinin sırlarını (özel hayatını) açığa çıkarıp utandırmak için uğraşırsa kıyamet günü onu, bütün gizli halleri açık bir halde haşrederim. Kim bir fakire hakaret edip onu küçük düşü-rürse bana karşı harp ilân etmiş demektir. Kim bana iman ederse meleklerim dünya ve âhirette onunla musafaha eder."
Reklam
Akka'ya gitmek üzere benimle birlikte gemiye binmiş olan İngiliz misyoner, Yunus'un balinanın karnından dışarı atıldığı yer olduğu söylenen kıyıdaki bir noktayı bana gösterdiği sırada öğle yemeği saati gelmişti. Orada bulunan küçük bir cami, Müslümanların, Incil'deki bu rivayete bağlılığını gösteriyordu ve bu vesileyle,
Sayfa 440 - YKY, Çev:Selahattin HilavKitabı okudu
MELEĞİN İSMİ.
Bir zamanlar, doğmak üzere olan bir çocuk, dünyaya gi deceği gün Allah'a sormuş: "Allah'ım! Bu kadar küçük ve korunmasız olduğum hal de dünyada nasıl yaşayacağım?" Allah:"Meleklerimin arasından birini, senin için seçtim" demiş. "O, seni bekliyor olacak ve seni hep koruyacak." "Ama lütfen söyle
Yakın zamanda New York Review of Books'ta en hayran olduğum yazarlardan birinin, Nigel Dennis'in yazdığı bir makale vardı. Nadia adlı beş yaşında küçük bir kızın teda­visiyle ilgili bir kitabı incelemişti (Nadia: A Case of Extraordinary Drawing Ability in an Autistic Child [Nadia: Otistik Bir Çocuğun Olağanüstü Çizim Becerisi] Lorna Selfe) Kız muhteşem bir sanatçıymış; bu da sadece elde odaklanan bir yetenek olduğun­dan ender rastlanan bir durum. Adı sanı olmayan bir yerden küçücük bir kız çocuğu, Goya gibi çizebiliyor ama otistik. Ki­tapta anlatıcı rolünü üstlenen kızın psikologlarından biri, nasıl bir tedavi yöntemi izlemeleri gerektiğini tartışırken onu iyileştirirlerse muhtemelen kıza bahşedilen lütfu bozacaklarını kavra­dıklarını yazmış. Sonunda kızı iyileştiriyorlar ve psikolog haklı çıkıyor: kız artık çizemiyor. Nigel Dennis bunları yazmış ve -benim aktaramayacağım bir ustalıkla- kızı deli ama çizebilir halde bırakmaları gerektiğini savunmuş. Kimse deli olmanın daha iyi olduğunu söylemiyor, ama belli ki kızın deliliği otiz­minin bir uzantısıydı ve yeteneğini ancak yalnız kalırsa, delilikle gelen yalnızlığın içine hapsolursa koruyabilirdi. Dennis'in sorduğu soru şu: Büyük bir sanatçıya sahip olmak akli dengesi yerinde birine sahip olmaktan daha önemli değil mi? Ve bahsi geçen küçük kız büyük bir sanatçıydı. Rilke'nin dediği gibi: "Şeytanlarımı benden almayın, meleklerim de onlarla gidecektir."
12. Kudsi Hadis
Yüce Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır: "Ey âdemoğlu! Size bahşettiğim nimeti hatırlayın ve ahdime (emrime) vefa gösterin ki, ben de size verdiğim ahdi yerine getireyim. Birde (ahde vefasızlık hususunda) benden korkun. 43 Buhârî, Tevhîd, 35, Bed'ü'l-Halk, 8; Müslim, İmân, 312; Tirmizî, Cennet, 15; İbn Mâce, Zühd, 39; Dârimî, Rikâk, 98, 105; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/313, 438 Bakara 2/40. Yola kılavuzsuz çıkamayacağın gibi cennete de amel dışında hiçbir yolla ulaşamazsın. Yorulmaksızın mal toplanamayacağı gibi bana ibadet üzere sabretmeksizin de cennete giremezsin. Öyleyse Allah'a (farzların yanında) nafile ibadetlerle yaklaş. Benim rızâmı, miskinlerin (garip ve çaresiz kimselerin) sizden razı olmasında arayın. Rahmetimi âlimlerin meclislerinde bekleyin. Zira benim rahmetim göz açıp kapama süresince, dahi onlardan ayrılmaz." Allah Teâlâ şöyle buyurdu: "Ey Musa, söyleyeceğimi iyi dinle! Şu bir gerçektir ki, kim bir miskine karşı kibirlenirse kıyamet günü onu karınca suretinde (küçük, hor ve hakir bir halde) hasrederim. Miskine karşı tevazu göstereni dünya ve âhirette yüceltirim. Her kim, bir miskinin sırlarını (özel hayatını) açığa çıkarıp utandırmak için uğraşırsa kıyamet günü onu, bütün gizli halleri açık bir halde haşrederim. Kim bir fakire hakaret edip onu küçük düşü-rürse bana karşı harp ilân etmiş demektir. Kim bana iman ederse meleklerim dünya ve âhirette onunla musafaha eder."