Kitap uzun bir önsözle başlıyor; önsöz, yazarın idam cezasını savunanların gerekçelerini çürütmesine ayrılmış. Önsözden sonra; kitaba yönelik eleştiri getirecek olan kesim, yazar tarafından tahmin edildiği için kendisini eleştirecek olanları ufak bir tiyatro oyunuyla eleştirmiş. Bunlardan sonra da bir idam mahkumunun son günü adlı kurgusal yapıt başlıyor. Kitap hakkında genel görüşlerim: Uluslararası toplumun hepsine okutulması gereken evrensel bir başyapıt. koruyucu, eğitici ve düzeltici olması gereken devletin toplumda beğenmediği bireyleri acımasızca öldürmesinin ne kadar insanlık dışı olduğunu harika şekilde anlatıyor. İdam cezasının ne denli korkunç olduğunu kitapta okuduktan sonra, insanlık olarak masum hayvanları bin yıllardır öldürüşümüz geldi aklıma ve insanlık olarak et yeme alışkanlığımızı azaltmamız gerektiğini düşündüm . Okumayanlara öneririm.
*SPOİLER İÇEREBİLİR*
Bana göre kitap üç bölümdü. Önsöz, tiyatro tarzı bir kısım ve hikayenin olduğu esas kısım.
Önsöz; şimdiye kadar gördüğüm en uzun önsöz olabilir. Normalde önsözlere üstünkörü göz atarım. Ama bence kesinlikle atlanmaması gereken bir kısım. En az esas kısım kadar zevkliydi okumak. Önsözü etkileyici yapan yazarın dönemin
SEKÜLERLİĞE GEÇİŞTE 500 YIL ÖNCESİNDEN ÖNEMLİ BİR DURAK
Bacon (1561-1626) bugün de sürmekte olan 'kalıplı' diyeceğimiz denemenin öncüsüdür. O da kitabına The Essays (#montaigne gibi) adını vermiştir ama bir alt başlığı daha vardır bu denemelerin: ahlaki ve insani öğütler diye çevirebiliriz bu altbaşlığı zamanın anlamlarına bağlı kalarak. İlk 10 denemeden oluşan ilk baskısı 1597'de, ikinci baskısı
Kuşaklar zaman geçtikçe kötüye gidiyorlar. Öyle bir zaman gelecek ki, iktidara tapacak kadar düşkünleşecekler; kaba güç onlara doğru gelecek ve iyiye duyulan saygı ortadan kalkacak. Sonunda, hiç kimse artık yanlışlıklara kızmaz yada kötülüklerin varlığından utanç duymaz olunca Zeus onları da yok edecek. Yine de, eğer sıradan halk kendisine baskı yapan egemenlere karşı ayağa kalkacak ve onları alaşağı edecek olursa, o zaman bir şeyler yapılabilecektir...
Eski Bir Yunan Efsanesi
Önsözden...
Hayatımız, bizi bir araya getiren ya da ayıran dış olaylardan daha derin bir akışa sahiptir; hayatın derin büyüsü sadece duygulara ulaşabilir, biz onu yönettiğimize inansak da duyulara ya da kadere hükmedemeyiz.
Düşüncesinden başka hiçbir aracı olmaksızın, yargıcın çelik zırh gibi yüreğini kanatmak için önceden yeterince çaba sarf etmişse, ne mutlu ona! Yargıcın ruhunu kemire kemire, onun içinde bir insan ruhu bulmaya başardığı an, yine ne mutlu ona!