Hamd olsun Allah'a ki, Kitab-ı Celîlinde "Allah, Esmâ-ı Hüsnâ sahibidir; O'nu bu güzel isimleri ile çağırın!" buyurdu. Salât ve selâm olsun Efendimiz Muhammed'e (SAV.) ki, yaratıklar arasında Allah'ı en iyi tanıyan O'dur. Hidayet bulan ve ayni zamanda hidayet vesilesi olan âl ve ashabına da salât ve selâm olsun!
(Gazi Üniversitesi, Ziya Gökalp Sempozyumu,
Ankara, 8 Mart 2004)
Seksen dört yıl önce, 25 Ekim 1924 tarihinde, Büyükada'daki
evinden sedyeyle getirildiği Taksim-Harbiye arasındaki Fransız
Hastanesi'nde öldü. Kesin bir tanı konulamamıştı, bir süredir devam
eden hastalığına aksi olsaydı bile ülkenin ve adı geçen sağlık
kurumunun o günkü
O'NU TANIYOR MUSUN?
“Bir Müslümanın en âcil ve ertelenemez görevi nedir?” diye bir soru sorulsa tereddütsüz “Rabbini tanımaktır” diye cevap veririm. Çünkü her şey buna bağlı. Buradaki en ufak bir eksiklik, yanlışlık bundan sonraki her şeyin yanlış olmasına yol açar. Tıpkı gömleğin ilk düğmesi gibi. Eğer ilk düğmeyi yanlış iliklerseniz ondan
Dünya görüşümü sorarlar,
- yoktur!
Nasıl yoktur?
- Yok yoktur. O'ndan başka her şey, yoktur. O'ndan yoksun olan yoksuldur, O'nu bilmeyen yokluktadır, O'nu tanıyan zaten O'nda yok olmuştur!
Evet, benim dünya görüşüm, Yoktur!..
/Âşık Bülbül