Hüzünle ince ince işlenmiş bir kitap, kitap da denir mi bilmem bir kitaptan çok daha fazlası; aşk, sevgi, bekleyiş, umut, vazgeçiş, ayrılık, acı hepsi bir arada okunması mecbur bir kitap lakin sonu yine Sabahattin Ali klasiği ile hüzünlü bitti bu çok acı bir durum başka gittiği gurbette aşık olduğu portredeki kadını gerçek hayata tanıyınca önce imkansız gibi görünen olay bir aşka dönüştü ama kader ağlarını ördü ve yolları ayrıldı uzun bir süre ikiside pek birşey yapamadı, sonda kadın gitmeden önce bu dünyadan o aşkın mevyesini bıraktı lakin ne oldu adam sadece kızının arkasından baktı tek yaptığı şey bu çok acınası utanç duyulacak bir durum...
Merhabalarrr Bugün sizlere farkli bir kitap ile geldim #benlikavcıları öncelikle şunu söylemek istiyorum ki dolu dolu bir kitap Aşk,Tasavvuf, Polise, gibi bir çok türü icinde barındıran Fantastik diyebileceğimiz bir kitap ... Yazarımızı ciddi anlamda tebrik ediyorum ki bazı yazarlar 100 sayfalık sıradan bir kitabı bile anlatmayı beceremezken
"Vazgeçmek neden bu kadar ağır?
Oysa bazen her şeyi unutursun,
sımsıkı sarılmak, gözlerine bakarak gülümsemek ve ağız dolusu sohbet etmek istersin ama durursun...
Gurur tutar dilini, görmezden gelir, susar ve gidersin..."
#Alıntı
*
“Ne kadar?” diye sorusunu adam yineledi. “Altı ay.” dedi kız sonunda uzunca. Yüzü düşmüş, sesi kısılmış, gözleri sulanmıştı ve adam bunu izlemişti.
“Altı ay sonra ne olacak?” diye dişlerinin yerine tısladı.
“Bana istediğim bilgileri yapılacak.”
“Emin misin?” dedi adam başını aşağıya eğip sesini kısarak.
“Rüzgâr'ın bundan bir kazancı yoksa kimseye günahını vermez...” Kız dudağının kıymasını sağlamak için kızardığını ve bu küstah tavrından hoşlanmadığını bildirmek istedi. Bulut bunu belli bir amaç için söylemişti ama kız belli ki yanlış anlamıştı, aslında Rüzgâr Karalı'nın karısından başka birine vermeyeceği oyun gayet açık biliyordu ama bilmesine gerek yoktu.
*
“Vazgeçmek neden bu kadar ağır? Oysa bazen her şeyi unutursun, sımsıkı sarılmak, gözlerine bakarak gülümsemek ve ağız dolusu sohbet etmek istersin ama durursun..
Gurur tutar…”
Yol, arabanın camından geriye doğru gidiyordu, radyoda insanın düşüncelerini susturmayı bile beceremeyen bir şeyler çalıyordu, güneşin de tadı kaçmıştı tepede dikilmekten, nereye gittiğimden çok nereden ayrıldığımı düşündüğüm bir yolculuktu bu. Gideceğim yerler bana bir bir gönül koymaya başlamıştı, bir türlü varamıyordum çünkü onlara. Ve çok uzun