Ortaçağda kalp, bizim bildiğimiz gibi kas değildi. Kan dolaşımını sağlayan bir pompadansa , vücudun can özünü ısıtan bir odaydı. Bu can özü ne kadar sıcaksa o kişinin o kadar cesur olduğu varsayılıyordu. Ortaçağ hekimleri iç ısının , dolayısıyla cesaretin bir göstergesinin saçlar olduğuni düşünüyorlardı. 13. yüzyılda Michael Scot adlı hekim tarafından yazılan fizyognomi üzerine bir eserde ," kalın , kıvırcık saç , tıpkı bir aslandaki gibi kalbin çok sıcak olduğunun kanıtıdır." Kıvırcık saç ve cesaret arasındaki bu çağrışım günümüzde hala hissediliyor.
Farklı zamanlarda, farklı yerlerde, farklı kültürlerde yaşamış ortak duygular. Kaderleri aynı, sevgileri aynı, acıları benzer iki insanın yüzlerce yıl arayla birbirlerini takip etmesinin hikayesi.
Çabanın ürünü, hayallerin gününü görmeye yetmedi belki ama ideallerin geleceği günlere duyulan özlemin anlatılışı çok içtendi.
Başlamadan önce kitap ile ilgili yaptığım araştırmaların, bende kitaba karşı bir ön yargının oluşmasına yol açmadığı için seviniyorum. Çünkü hatırı sayılır kişinin, konusal açıdan bayıldığım ve başlamak için motivasyona sahip olduğum bu kitap hakkında sıkıcı demesi beni üzsede, kitabı büyük bir zevkle okudum.
Kısaca açıklanması gerekirse, “kitaba başladığımda giriş kısımlarında kendi hayatım devam ediyordu, ancak Hayyam’ın kısımlarında Ortaçağ’da İran topraklarını arşınlayan bir gezgine dönüştüm. Çöllerin ortasında en güzel bahçelerdeydim sık sık, bazense keşfediyorum bulutlardan sıyrılan gökyüzünü, Acem diyarı ellerimde, beni bağlayan tabulardan sıyrılmıştım çoktan.
Derken bir an da Amerika’da, bir an da Fransa’dayım, yazarın da başarısı bu ya değişimleri yadırgamıyorum. Son olarak özlüyorum çöllerde seyahat eden beni ve peşinden gidiyorum, görünüşüm frenk ancak gönlümde bir acem...
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 200161,9bin okunma
Abélard, 12. yüzyılın en parlak din adamlarından biriydi. Ortaçağda sistemli bir eğitimden geçmek için öncelikle din eğitimini tamamlamak gerekiyordu. Sonrasında diğer alanlarda eğitiminize devam edebiliyordunuz ama elbette tüm eğitim kurumları kiliseye bağlıydı. Abélard da döneminin en parlak isimlerinden biriydi. Düşünür, din bilimci, eğitimci,
Yüksek kültür ihtiyacı en doğrudan ifadesini merasimleri ve görgü kurallannı oluşturan şeylerde bulmuştu. Hükümdarlann gündelik sıradan eylemleri bile yarı sembolik bir biçime bürünüp gizem katına yükseliyordu. Doğumlar, ölümler ve evlilikler, resmi ve yüce formaliteler içinde yürütülüyordu. Onlara eşlik eden duygular dramatize edilip abartılıyordu. Bizans üslubu aynı eğilimin bir ifadesinden başka bir şey değildir ve onun ortaçağda canlı kaldığını anlamak için Roi Soleil'i [Güneş Kralı) hatırlamak yeterlidir.
Ortaçağda kilise inanç esaslarında veya ahlak normlarında devrimci nitelikte bir yeniliğe yol açmadığı takdirde çoğu dinsel aşırılığa tahammül göstermiştir. Kendini abartılı hayaller veya vecd halleri içinde tükettiği sürece taşkın duygular bir tehlike kaynağı sayılmıyordu.
Son zamanlarda hacimli kitaplara diğerlerine nazaran ek olarak inceleme yapma ihtiyacı duyduğumu fark ettim. Sebebi yazarların çeşitli konulara , olaylara , mesajlara daha yavaş , ağır, akıcı bir şekilde girmesi sebebiyle benim üzerimde bıraktıkları etkileyici duygular olabilir.
1-2 ay önce bir siteden kampanya sebebiyle almıştım ve kitabı
Travel 2008 yılının Eylül ayında Türkiye'de ilk sayısı çıkan İngiltere kökenli aylık yeme-içme ve seyahat kültürü dergisi olan Food and Travel dergisi, dünyadan ve Türkiye'den alışılmadık ve seçkin tatilleri, farklı yemekleri, gurme yolculukları, otel ve restoran tavsiyelerini, yeme-içme ve seyahat dünyasına dair değişik önerileri, dünyanın önde