Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çiçek aşısı
1717 yılında Lady Wortley Montagu, Edirneli Türkler tarafından uygulanan çiçek aşısı yöntemini şöyle anlatmıştır: "Kesinlikle bilmek isteyeceğinden emin olduğum bi şeyi sana anlatacağım. Bizde de sık rastlanılan ölümcül çiçek hastalığı burada aşılama dedikleri bir icat sayesinde tamamen zararsız duruma getirilmiştir. Bu uygulama bazı yaşlı kadınlar tarafından yapılıyor. Her yıl sıcaklar sona erdiğinde, eylül ayında aşı olmak isteyenler haber veriyorlar. On, on beş kişi toplanınca, elinde içi en iyi çiçek hastalığı maddesi dolu bir ceviz kabuğu olan yaşlı kadın aşı olacak kişiye hangi damarının açılmasını istediğini sorup iğneyle damarını deliyor. İnsanın canını pek yakmayan bu işlemden sonra iğnenin ucuyla damara zehri koyup içi boş bir kabukla kapatıyor. Bu şekilde dört beş damar açıldıktan sonra kişinin ateşi çıkıyor ve iki üç gün yatakta yatıyor. Aşılananlar sekiz günde eski sağlıklarına kavuşuyorlar. Bu ameliyat her yıl binlerce kişiye yapılıyor. Fransız elçisi, başka yerlerde içmeye giden insanlar gibi buradakilerin de çiçek aşısı olmaya gittiklerini söylüyor. " Bu durumdan çok etkilenen Lady Mary, sonraki yıl küçük oğlunu aşılatmıştır. Bu aşı yöntemi daha sonra İngiltere'ye ve oradan da, Batı'ya yayılmıştır.
Sayfa 334Kitabı okudu
Çoğu toplumda kadınlar erkeğin malıydı, genellikle de babalarının, kocalarının ve erkek kardeşlerinin. Çoğu yasal sistemde, tecavüz mülkiyet hakkının ihlali olarak değerlendirilirdi. Başka bir deyişle, kurban tecavüze uğrayan kadın değil, ona sahip olan erkekti. Durum bu olunca yasal çözüm de mülkiyetin el değiştirmesi oluyordu. Tecavüzcü, kadının babasına veya erkek kardeşine parasını ödeyerek kadının mülkiyetini kendi üzerine alıyordu. Eski Ahit şöyle buyurur: "Bir adam nişanlı olmayan bir bakireyle karşılaşır, onu ele geçirip onunla yatarsa ve bu kişiler bulunursa, kadınla yatan adam kadının babasına 50 şekel değerinde gümüş vermelidir, böylelikle kadın onun karısı olur." Eski İbraniler bunu mantıklı bir düzenleme olarak görüyordu. Hiçbir erkeğe ait olmayan bir kadına tecavüz etmekse kesinlikle suç olarak görülmüyordu, tıpkı kalabalık bir sokakta yere düşen parayı almanın hırsızlık olarak görülmediği gibi. Eğer bir adam kendi karısına tecavüz ederse, bu zaten suç değildi. Hatta bir kocanın karısına tecavüz edebilmesi fikri oksimorondu çünkü koca olmak kadının cinselliği üzerinde tamamen kontrol sahibi olmak anlamına geliyordu. Bir kocanın karısına "tecavüz ettiğini" söylemek, adeta birinin kendi cüzdanını çaldığını söylemek kadar mantıksızdı. Bu yaklaşım antik Ortadoğu'yla sınırlı değildir; 2006 itibariyle dünyada hala 53 ülkede kocalar karılarına tecavüz etmekle suçlanamıyordu. Almanya'da tecavüz yasaları henüz 1997'de yeniden düzenlenerek evlilik içi tecavüz için yasal bir kategori oluşturuldu.
Reklam
Malezya
"Yönetim belli ellere geçti. Kadınlar çalışma hayatından geri çekildi. Önce kadınlar degiştirildi. Kadın kanunen de ikinci sınıf hale getirildi. Bırakın çalışma hayatını, evden çıkarken bile kocasından izin alması zorunluluğu konuldu. Degişik bir tarz örtünme getirildi Ev kadını olmak teşvik edildi. Eskiden bizim geleneğimizde bunlar yoktu! Bu âdetler Ortadoğu'dan getirildi. Suudilerden geldi. Sorun da bu işte..."
Tecavüz
Çoğu toplumda kadınlar erkeğin malıydı, genellikle babalarının, kocalarının ve erkek kardeşlerinin. Çoğu yasal sistemde, tecavüz mülkiyet hakkının ihlali olarak değerlendirilirdi. Başka bir deyişle, kurban tecavüze uğrayan kadın değil, ona sahip olan erkekti. Durum bu olunca yasal çözüm de mülkiyetin el değiştirmesi oluyordu. Tecavüzcü, kadının babasına veya erkek kardeşine parasını ödeyerek kadının mülkiyetini kendi üzerine alıyordu. Eski Ahit şöyle buyurur: ''Bir adam nişanlı olmayan bir bakireyle karşılaşır, onu ele geçirip onunla yatarsa ve bu kişiler bulunursa, kadınla yatan adam kadının babasına 50 şekel değerinde gümüş vermelidir, böylelikle kadın onun karısı olur.''Eski İbraniler bunu mantıklı bir düzenleme olarak görüyordu. Hiçbir erkeğe ait olmayan bir kadına tecavüz etmekse kesinlikle suç olarak görülmüyordu, tıpkı kalabalık bir sokakta yere düşen parayı almanın hırsızlık olarak görülmediği gibi. Eğer bir adam kendi karısına tecavüz ederse, bu zaten suç değildi. Hatta bir kocanın karısına tecavüz edebilmesi fikri bir oksimorondu, çünkü koca olmak kadının cinselliği üzerinde tamamen kontrol sahibi olmak anlamına geliyordu. Bir kocanın karısına ''tecavüz ettiğini'' söylemek, adeta birinin kendi cüzdanını çaldığını söylemek kadar mantıksızdı. Bu yaklaşım antik Ortadoğu'yla sınırlı değildir; 2006 itibariyle dünyada hala 53 ülkede kocalar karılarına tecavüz etmekle suçlanamıyordu; Almanya'da tecavüz yasaları henüz 1997'de yeniden düzenlenerek evlilik içi tecavüz için yasal bir kategori oluşturuldu.
Sayfa 151
Kadın ve Erkek bölümü Sapiens- Tecavüz
Hiç bir erkeğe ait olmayan bir kadına tecavüz etmek ise kesinlikle suç olarak görülmüyordu,tıpkı kalabalık bir sokakta yere düşen parayı almanın hırsızlık olarak görülmediği gibi. Eğer bir adam kendi karısına tecavüz ederse bu zaten suç değildi. Hatta adamın karısına tecavüz edebilme fikri oksimorondu, çünkü koca olmak kadının cinselliği üzerinde tamamen kontrol sahibi olmak anlamına geliyordu. Bir kocanin karısına tecavüz ettiğini söylemek adeta birinin kendi cüzdanıni çaldığını söylemek kadar mantıksızdi. Bu yaklaşım antik Ortadoğu 'yla sınırlı değildir. 2006 itibariyle dünyada hâlâ 53 ülkede kocalar karilarina tecavüz etmekle suçlanamıyordu. Almanya' da tecavüz yasaları 1997 de yeniden düzenlenerek evlilik içi tecavüz için yasal bir kategori oluşturuldu.
Toplumsal cinsiyet teorisyenleri ve bu teoriler üzerinden birtakım organize faaliyetler gerçekleştiren f*minist dernekleri, kadına şiddet kısmında Amerika başta olmak üzere İsrail, Rusya, ve İngiltere gibi ülkelerin Ortadoğu'da, Afrika'da, Hindistan'da yaptığı kadın ve çocuk tecavüzlerine, katliamlarına karşı kördürler. Bunların yanında kadınların kendi çocuklarına ve eşlerine karşı yaptıkları şiddete de duyarsızdırlar. Hatta bu şiddet bir müddet sonra sömürü ve düzenli istismar haline döndüğünde bile görmezlikten gelmekte, uzak durmaya çalışmaktadırlar.
Reklam
Tarihte Adalet Yoktur
Çoğu toplumda kadınlar erkeğin malıydı, genellikle de babalarının, kocalarının ve erkek kardeşlerinin. Çoğu yasal sistemde, tecavüz mülkiyet hakkının ihlali olarak değerlendirilirdi. Başka bir deyişle, kurban tecavüze uğrayan kadın değil, ona sahip olan erkekti. Durum bu olunca yasal çözüm de mülkiyetin el değiştirmesi oluyordu. Tecavüzcü, kadinin babasına veya erkek kardeşine parasını ödeyerek kadının mülki yetini kendi üzerine alıyordu. Eski Ahit şöyle buyurur: "Bir adam nişanlı olmayan bir bakireyle karşılaşır, onu ele geçirip onunla yatarsa ve bu kişiler bulunursa, kadınla yatan adam kadının babasına 50 şekel değerinde gümüş vermelidir, böylelikle kadın onun karısı olur." (Deuterono mu, 22:28-29). Eski İbraniler bunu mantıklı bir düzenleme olarak görü-] yordu. Hiçbir erkeğe ait olmayan bir kadına tecavüz etmekse kesinlikle suç olarak görülmüyordu, tıpkı kalabalık bir sokakta yere düşen parayı almanın hırsızlık olarak görülmediği gibi. Eğer bir adam kendi karısına tecavüz ederse, bu zaten suç değildi. Hatta bir kocanın karısına tecavüz edebilmesi fikri bir oksimorondu, çünkü koca olmak kadının cinselliği üzerinde tamamen kontrol sahibi olmak anlamına geliyordu. Bir kocanın karısına "tecavüz ettiğini” söylemek, adeta birinin kendi cüzdanını çaldığını söylemek kadar mantıksızdı. Bu yaklaşım antik Ortadoğu'yla sınırlı değildir; 2006 itibariyle dünyada hâlâ 53 ülkede kocalar karılarına tecavüz etmekle suçlanamıyordu. Almanya'da tecavüz yasaları henüz 1997'de yeniden düzenlenerek evlilik içi tecavüz için yasal bir kategori oluşturuldu.
Sayfa 181Kitabı okudu
'Üç dine göre de dindarlık ve hayır işleri; servet, rütbe ve soyluluktan daha üstündür. İnsanların eşitliği ilkesindeki görüşleri ortak olsa da, tarihsel süreçte üçü de bu eşitliği dindar, özgür, yetişkin ve erkek olmak gibi gerekli özellikleri taşıyanlarla sınırlamışlardır. Başka bir deyişle, her üçü de pek çok önemli açıdan köleyi, çocuğu, kadını ve inanmayanı aşağı görmüştür. Üçünün de bu aşağı durumun ortaya çıkması ve sonlandırılmasıyla ilgili kuralları vardır. Köleyi efendisi azat edebilir; inanmayan gerçek dini kabul edip inançsızlığından kurtulabilir; çocuk nasılsa zamanı geldiğinde yetişkin olacaktır. Geleneksel dini dünya görüşünde sadece kadın aşağı durumundan kurtulamaz.'
Sayfa 260Kitabı okudu
46 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.