Felsefe... Bizim toplumuzdaki çoğu insan bu kelimeyi duyunca şeytan görmüş gibi irkilir. Şeytan doğru olmadı sanırım, öcü diyeyim. Evet evet, öcü daha iyi oldu gibi. Felsefeyi gözlerinde pek büyütür ve felsefeyi kötü bir şeymiş gibi algılar. Onlar için "Dikkat! Ölüm tehlikesi" levhalı bir yer gibidir felsefe. Geçenlerde bir yerde denk
''Sana ne.''
''Sen hep böyle misin?''
''Sana ne.''
''Kelime darcığın bu mu?''
''Sa-na-ne.''
''Ovv, vurguları da biliyoruz, demek ki ilerleme var sende!''
Ovv! Bu nasıl bir kitaptı? Serinin zirvesiydi diyebilirim. Aşırı akıcı bir dili ve fıstık gibi bir karakteri vardı. Scarlet karakterini çok fazla sevememiştim ama Cress bombaydı! Olayların heyecanı beni benden aldı. Karakterlerin evrimi, mekanlar -özellikle Afrika sahneleri- enfesti. Sonlara doğru olan Levana bölümüne de çok fazla bayıldım. Muhteşem bir kötü olmuş resmen. Yazar gerçekten uçmuş, sırada Levana var ve vumarım tempo düşmez.
O eski cesurlardan biridir: Uygarlığa kızar, çünkü onun bütün iyi şeyleri, şerefleri, hazineleri, güzel kadınları... korkaklar için de erişilebilir hale getirmeyi hedeflediğini düşünür.