“Yani... beni rahat bir kız sanmayın. Sizinle çok güzel sohbet ettik. Ben... şu benimle ilgili sözlerinizden biraz ürksem de... hoşlandığımı gizleyecek değilim. Moralimi biraz olsun yerine getirdiniz. Belki de sırf bunun için öyle konuştunuz.” “Kendini gerçekten çirkin mi görüyorsun?” “Çirkin olmadığımı biliyorum. Ama ne annem ne de ablam kadar güzelim...” Genç adam gülümsedi. “Bu hangi kişinin gözüyle baktığınla alakalı bir şey...” dedi duru bir tonla.
Yununlılar garson çağırmak için el çırpıyormuş, Türkiye'de öyle yapsak bizim garsonlar alkışladığımızı sanıp teşekkür ederler, dedi Ali. Kendine gelmiş olmalıydı. Devam etti: Temel, rüyasında hesabı ödemediği iddia edildiği için garsonlardan dayak yemek üzereymiş. Uyanmış. İyi ki de uyandım yoksa gerçekten hatırlamıyorum ödedim mi, ödemedim mi?
Sayfa 183Kitabı okudu
Reklam
"Tanrı, ister sözlerde, ister şarkılarda, ister sahnede olsun, gerçekten nasılsa hep öyle anlatılmalıdır." "Tabii, öyle olmalıdır." "Şimdi bana söyle: Tanrı aslında iyidir, onu öyle göstermeli, değil mi?" "Elbette." "Ama iyi şeylerin hiçbiri zararlı olamaz, değil mi?" "Öyle
KRAL MİDAS Kral Midas Kral Midas, Kulak alımlı, cana uzak Ayar ağızlı... Serpuşunun kumaşı etamin; Öteki yüzünden kulağın düşmüş;
Umutsuzluk içinde ne yapacağını bilemeyen Altın, bir taşın üzerine oturdu. Elbisesini yırtarak, sapsarı memesini çocuğun ağzına uzattı: –"Al bak, sütüm yok benim. İnandın mı şimdi. Sütüm olsa sana vermez miydim? Zavallı öksüzüm. Olmadığını anla da bana eziyet işkence yapmayı bırak artık. Ne dediğimi anlıyor musun? Konuşmak istiyorum işte, İstersen alay et benimle. Memelerimle de alay et! Ey tanrım ne büyük ceza bu!" Çocuk memeyi ağzına alır almaz sustu. Çocuk beklediğine kavuşmuş, diş etleri ile memeye iyice yapışmış, şapur şupur dudaklarını oynatıyor, küçük gözleri sevinçten açılıp kapanıyordu. —"Hey, ne oluyor sana?" dedi Altın. Kızgınlıktan çok çaresizlikten öyle konuşuyordu. "Tamam mı? Anladın mı şimdi? Az sonra daha çok bağıracak, daha çok ağlayacaksın…" Ama hayret! Bebek ağzını ayırmıyordu onun memesinden. Tam aksine, yüzü mutluluktan parlamaya başlamıştı! Altın, memesini hafifçe çocuğun ağzından çekti. Apak süt damladığını görünce bağırmaktan kendini alamadı. Şaştı kaldı. Tekrar verdi memeyi çocuğun ağzına, sonra yine çekti ve gerçekten süt geldiğini gördü… —"Tanrım! Yüce tanrım! diye bağırdı. Sütüm var benim, sütüm var! Beni duyuyor musun? Küçüğüm. Gerçek süt bu! Annen olacağım senin. Artık açlıktan ölmeyeceksin. Gök Tengri bizi duydu, zavallı yavrum!"
"Aşk var mı aşk, sen ondan haber ver ? Boş ver be yaşı başı! Gönlün ne kadar şık, sen ondan haber ver? Şöyle atıp koyu grileri -siyahları sabahtan, Sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, ondan haber ver? Koyma bir kenara yüreğini, aç kapılarını. Gelene geçene yol verme girsin diye içeri, ama gömme başını toprağa bir çift
Sayfa 8
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.