Dünyayı değiştirmek istiyorsan, bu işe önce kendini değiştirmekle başlayacaksın derler ya... Bak bu da benim hatam işte. Ben kendimi değiştiremedim ki hiç, şimdi başkalarının değişmesini isteyeyim... Buna hakkım var mı? Hayatım boyunca herkese "sen ne kadar verirsen, karşı tarafta o kadar alır" dedim. Ama nedense kendimden vermekten asla vazgeçmedim... Ders olur mu bunlar bari diye soracak olursan, inan buna yine cevap veremem...
Tutturmuşuz bi, yaşayıp görelim felsefesi... Yuh... daha ne göreceksin, baksana kaç sene olmuş görememişsin, kör müydün bunca sene (derler adama) :))) Ama öyle değil işte... Hatalarımızdan ders alalım lafı kocaman bi yalan sanırım.... Tamam aynı hatayı tekrar, tekrar yapmak saçmalık ama, yinede insan oğlu kendini istediği gibi yönetemiyor sanırım... Kendini ve etrafındakileri. (En azından ben...!!!)
Biliyorsunuz, para her kötülüğün kaynağıdır.. O da, paranın tipik bir ürünü.
Rearden, Francisco’nun bu sözü duyabileceğini sanmamıştı, ama genç adamın ciddi ve nazik bir gülümsemeyle oraya döndüğünü gördü.
“Demek paranın her kötülüğün kaynağı olduğunu düşünüyorsunuz,” dedi Francisco d’Anconia. “Peki, paranın kökünün ne olduğunu hiç sorguladınız
Filistin savaştaysa tüm İslâm âlemi savaştadır. Bunun lâmı cimi yok. Filistin İIslâm âleminin kalbidir. Eğer bu hakikate göre tavır alınmazsa elbette eleştireceğiz. Biz, “sağcıyı överiz, solcuyu yereriz” diye bir taahhütte bulunmadık kimseye. Kendimiz de her türlü eleştiriye açık olarak bu davada geri kalan kimi görürsek eleştiririz. Kaldı ki
Gitme ey yolcu, berâber oturup ağlaşalım:
Elemim bir yüreğin kârı değil, paylaşalım:
Ne yapıp ye’simi kahreyleyeyim, bilmem ki?
Öyle dehşetli muhîtimde dönen mâtem ki!..
Ah! Karşımda vatan nâmına bir kabristan
Yatıyor şimdi... Nasıl yerlere geçmez insan?
Şu mezarlar ki uzanmış gidiyor, ey yolcu,
Nereden başladı yükselmeye, bak, nerde ucu!
Bu ne
Kur'an ve İslam'ın pratik uygulamalarını günümüzün gelişmiş bilinci ve bakış açısıyla değerlendirerek "herhangi bir uygulamanın ne- den öyle değil de böyle" olduğunu sorgulayan eleştirilerse bütünüyle anlamsızdır. Nedeni çok basittir: Ister Tanrı kelamı olarak kabul edelim ister onu bir insan elinin ürünü olarak görelim, her
Burada birilerinin ileti ve incelemelerini paylaşarak haklarında atıp tutmak pek huyum değil aslında ama bu sefer durum biraz farklı. Zira mezkur gönderi popüler olmuş ve benim anasayfama kadar düşmüş olduğundan bir kaç kelam etmek üzerime vacip oldu. Özellikle ileti sahibinin yorumumu okuduktan sonra beni engellemiş olması bu yorumumu ve
GİTME EY YOLCU
Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım:
Elemim bir yüreğin kârı değil paylaşalım:
Ne yapıp ye'simi kahreyleyeyim bilmem ki?
Öyle dehşetli muhîtimde dönen mâtem ki!
Işıklı dünyanın karanlık yüzü
Dünyaya gelende vardı sebebi?
Yaşaya bilmedi amaç üretdi.
Düşünür ne yapsam daha gerekli?
Seçtiğim beni de yapsın önemli.
Beni tanısın dünyadakı insan.
GAZZE
Anormallerin normalleştiği, sanki 1984’deki Big Brother sizi izliyorun suretleşmiş hali Gazze sınır kapısından içeri giriyoruz. İlk andan itibaren özellikle bir buçuk km’lik demir tünelde yürümeye başlayınca sanki bir zaman tünelindeyiz ve yüzyıl geri gidiyoruz.
Önce kısaca bu toprakların karışıklık tarihine bakalım; her şey Osmanlı’dan