Her olay, bir yol kavşağı gibidir. İnsan birden kendini yaşlanmış bulur, her yer kararmıştır. Bizi sürükleyen hayatımızın kara atı birden durur ve peçeli, bilinmeyen birinin atının gölgelerde süzülerek uzaklaştığını dehşetle görürüz.
"İki nokta arasındaki en kısa mesafe nedir?"
"Düz bir çizgidir," dedim.
"Başlangıcından ortasına ve sonuna kadar ilerleyen bir hikâyedir."
"Doğru."
"Ama ya bu labirentte ya da labirent benzeri herhangi bir yapıda olduğu gibi zikzak çizerek ilerlersek? Zamanı kıvırırız işte. Başıboş dolaşırız! Tarihin bu gözetleme deliklerinde, bu sonu gelmeyen çapraşık kısımlarda oyalanırsak, belki de sona hiç varamayız, varırsak da orada bir delik bulup yeniden başlarız."
"Öldüğümde benden kalanları dağıt.
Ölmeyi bekleyen çocuklara ve yaşlılara
Ağlaman gerekirse
Sokakta yanında yürüyen kardeşin için ağla.
Bana ihtiyacın olduğunda
İstediğin birine sarıl
Ve ona bana vermen gereken şeyi ver.
Sana bir şey vermek istiyorum
Kelimeler ve seslerden daha iyi birşey
Tanıdığım ve sevdiğim insanların içinde beni ara.
Benden vazgeçemiyorsan
Beni aklında değil
En azından gözlerinin içinde yaşat
Beni en çok el ele tutuşarak , beden bedene değerek
Ve özgür kalması gereken
Çocukları özgür bırakarak sevebilirsin
Sevgi ölmez, insanlar ölür
Yani benden geriye tek sevgi kalınca
Benden vazgeç."