İçindekiler
Türkçe Baskıya Önsöz
Bilinç - Öznelliğin Bilimi
Bilinç - Öznelliğin Bilimi
Bilinç: Öznelliğin Bilimi'nin Türkçe baskısının yayınlanmasıyla, kitabın Türkçe çevirisinin okuyucularını bilincin gizemini benimle birlikte keşfetmeye çağırmaktan büyük bir zevk ve onur duyuyorum. Kitabın orijinal ingilizce baskısının yayınlanması üzerinden
Doğu özdeşlik ve Batı çelişmezlik demekken, İslâm, gerçek ve tam akıldır.
Sayfa 99
Reklam
Özdeşlik duyma gereksinmesi, insan varoluşunun koşullarından doğar ve en yoğun yönelişlerin kaynağıdır. "Ben" duygusu olmaksızın akıl bakımından sağlıklı olamayacağıma göre, bu duyguyu kazanabilmek için hemen hemen her şeyi yapmaya sürüklenebilirim. Toplumda bir yer elde etme ve topluma uyma gibi yoğun tutkuların ardında bu gereksinme yatar; bu gereksinme bazen bedensel varlığı sürdürme gereksinmesine bile ağır basar. Sürüden birisi olabilmek, topluma uymak, yalancı da olsa böyle bir özdeşlik duygusuna kavuşmak için insanların yaşamlarını tehlikeye atmaya, sevgilerinden vazgeçmeye, özgürlüklerini bırakmaya, kendi düşüncelerini feda etmeye hazır olduklarını açıkça görmüyor muyuz?
Sayfa 76
Çoğunluk için bireysellik, aslında, bireysel bir özdeşlik duygusuna erişememe başarısızlığını saklamak için başvurulan bir perdeden başka bir şey değildir.
Sayfa 75
Ortaçağ dünyasında birey, feodal hiyerarşi içindeki toplumsal rolüyle özdeşleşiyordu. Köylü rastlantıyla köylü olmuş birisi, efendi de rastlantıyla efendi olmuş birisi değildi. Bir köylü ya da bir efendiydi o; yerinin değiştirilemez olması duygusu, o kişinin özdeşlik duygusunun da bir parçasıydı. Feodal düzen yıkılınca, bu özdeşlik duygusu sarsıldı ve o tehlikeli "ben kimim?" -ya da daha doğrusu, "Ben, ben olduğumu nereden biliyorum?" sorusu çıktı ortaya. Bu, Descartes'in düşünsel bir biçimde sorduğu sorunun ta kendisidir. Descartes, bu özdeşlik arayışını, "Kuşkulanıyorum -öyleyse düşünüyorum, düşünüyorum- öyleyse varım" diyerek yanıtladı. Bu yanıt, her türlü düşünce etkinliğinin öznesi olarak "Ben"in algılanmasını vurguluyordu yalnızca; "Ben" in, duyma ve yaratıcı eylem içinde de algılandığını görmezlikten geliyordu.
Sayfa 75
Dirilenlerin bedeni ile yeryüzündeyken kendilerine verilmiş beden arasındaki maddi özdeşlik sorusu daha da sinsidir. Ger­çekten de, iki beden arasındaki her maddi parçacığın tümle­şik özdeşliği nasıl düşünülmeli? Acaba, çürümüş bedenin her toz zerreciği canlı bedende işgal ettiği aynı yeri mi alacaktır? Zorluk tam da burada başlıyor. Elbette bir hırsızın kesilmiş elinin-pişman olduktan ve kurtarıldıktan çok sonra-diril­me anında bedene yeniden ekleneceği kabul edilebilir. Ama Havva'nın bedeninin yaratılması için Adem' den alınan kabur­ga kemiği Havva'nın ya da Adem'in bedeninde yeniden orta­ya çıkacak mıdır? Ve, bir yamyamlık durumunda, yamyamın yediği ve bedeninde sindirdiği insan eti, kurbanın bedenin­ de mi yoksa yamyamınkinde mi yeniden ortaya çıkacaktır?
Reklam
1.000 öğeden 381 ile 390 arasındakiler gösteriliyor.