Bir çocuğun hayatına dokunmanın, onun kendi karakterini ortaya çıkarmanın, sevgi ve hoşgörüyle her şeyin güzelleşebileceğinin kanıtı olan bu kitapta, 2.Dünya Savaşı zamanlarını ve bu savaşın izlerini görüyoruz. Savaşın etkisiyle güvenlik açısından merkezden taşralara gönderilen sığınmacı çocuklardan biri olan Willie, huysuz bir ihtiyar olarak bilinen Tom’un yanına yerleştirilir. Tom, eşi Rachel’i ve oğlunu yıllar önce kaybetmiştir, yalnızlığıyla baş başa hayatını sürdürmektedir. Willie ise annesinin korku ve şiddetine maruz kalan, birçok şeyi yasak olarak kabullenmiş, okuma yazma bilmeyen öyle ki yatağa yatmayı bile bilmeyen bir çocuk.. Hem ruhu hem bedeni zarar görmüş, çocukluğunu yaşayamaz bir durumda ama bu Tom’un yanına yerleşmesiyle değişir.
Tom önceleri mecbur kalarak bu durumu kabul etse de vicdanı, merhameti ve sevgisi ile Willie’yi zaman geçmeden bir “baba” gibi sahipleniyor. Willie de şiddetsiz ve öfkesiz bir ortamda, yeni dostlar edinmesiyle sevmenin ve sevilmenin nasıl bir şey olduğunu öğreniyor, kendisini tanıyor, yeteneklerini keşfediyor.
Kitaptaki her olay benim yüreğime işledi. Gözlerimin dolduğu, burnumun sızladığı olaylar... Bir yandan hüzün bir yandan mutluluk... Hem Tom’un hem Willie’nin yerine kendimi koyarak onlarla bir olduğum zamanlar oldu okudukça. Tadı damağımda kaldı denir ya, benim için kitabın tanımı bu.
Sevginin tüm yaraları hatta en kötü yaraları bile iyileştirebildiğini öğrettiğiniz için teşekkürler Willie, teşekkürler Bay Tom.
İyi Geceler Bay TomMichelle Magorian · Beyaz Balina Yayınları · 2018938 okunma