Ahiret yurdunun daha hayırlı olduğunu kavramış olmak bu dünyadaki hayatımızı umursamadan yaşamamızı bize yasaklıyor ise de günlerimizi nihai faydanın dünyada sağlanamayacağını bilerek geçirmemizi öğretiyor. Dünya ahiretin tarlası olduğuna göre burada yapılacak işler var.
Türkiye’de devletin gücünün kaynağı halkın yani en azından yüzde doksanı Müslüman olduğu dile getirilen halkın güçsüzlüğü, çaresizliği ve istikametten mahrum oluşudur.
Müslümanların yenir yutulur lokma olmadığını önce metropol öğrensin. Bu bilgiyi edinmede gecikirse, demir leblebi, dişini (o tek dişini) kırınca zaten öğrenir.
Ancak her ne kadar beynin kendi haberleşme lisanının "Frekansça" olduğunu biliyorsak da, loblarının nöronlarının, glia hücrelerinin kendi içlerinde, birbirleri arasında ve konnektom yapılanmasında hangi özel bir matematik sistemini kullandıklarını çok net olarak bilmiyoruz.
Kendi kavramlarımızı üretemiyoruz
Halbuki adını koyamadığınız şey sizin değildir. Çok özel yahut evrensel boyutları olan bir tecrübe yaşayabilirsiniz. Ama adını siz koymuyorsanız ikisi de sizin değildir.
Başkasının kavramları ile kendini tanımlamaya başladığında önce kendine yabancılaşırsın daha sonra kavramlar senin hapishanen haline gelir. O deli gömleğinden kurtulmak için bu sefer de başka arayışlar içerisine girersin.
Bir musibet bin nasihatten yeğdir, derler. Oysa insan haysiyetine yaraşan tavır öncelikle nasihatin etkisini hissetmede yatıyor. Musibet gelip çattığında, birçok şeyin anlaşılması kolaylaşır, ama gücünü onarmak için çok geç kalınmış olabilir.
Erkek kadının duygularıyla ilgilenirse, o da sevildiğini hisseder. Böyle şefkatle yaklaşarak kadına kendini özel hissettirdiğinde erkek, onun en önemli gereksinmesini karşılamış olur.
Eğer girdiğimiz bir yol yoksa, bir istikamet üzere değilsek;
İçimizden çürür ve dışımızdakileri çürütmeye başlarız lüzumsuz bilgilerle yüklendiğimiz zaman.
İsmet Özel