annenin rahminde çocuk bahçesiydin
hiçbir bekleyiş uzun değildi seni beklemek kadar
çığlıkların güneşe uçan kırlangıçlardı
her akşam nefesinde uyurdu tanrı
"Söylediğine göre, çok sevdiği kadın ona ihanet etmişti. Bana, kadınlar konusunda çok dikkatli olmamı söylerdi. Gülüşlerine asla kanma, derdi. Seni bir gülüş tav edebilir, uğruna her şeyi yok edebilirsin."
Bronz birinin gülüşüne kanacak biri değildi. "Dedeni dinliyor olmalısın," dedim tabloya bakmaya devam ederken. Dedesinin
"Siz erkeklere dans etme yeteneği doğuştan yükleniyor sanırım," diye mırıldandım. Gözleri ışıl ışıldı, ayın karanlık yüzeyi gözlerine gölge yapsa bile yıldızlar onu aydınlatıyordu.
Başını iki yanına salladığında kirpiklerini hüzün dağladı. "Hayır doğuştan gelen bir şey değil. Kursa gidip özellikle öğrenmiştim," dedi buzulları aratmayan soğuk sesiyle.
"Kimin için öğrendin? Kim bu şanslı kadın?"
Gözlerimin içine uzun uzun baktıktan sonra, "Kollarımın arasında bir kadın varken başka bir kadından bahsetmem Hisar," dedi.