Yıllar önce satranç kitabını okumuştum yazarın, bir gideri vardı ama bu kitabını büyük bir işkence çekerek okudum, her hastalıklı ifadenin de sürekli yinelenip beni bunaltması mevcuttu.Sıradan bir hovardaya karşı rahatsız edici, aciz büyük bir stalklama operasyonuydu.Yazarın mektup saydığı ise kesinlikle bir mektup olma sınırlarını aşan bir yazı. Mektup dediğini okumak 1 ile 2 saat arası sürmemeli, sanki gizemli gibi (!) mektubun içine sığdırmaya çalışmış, her eylemi. Hani kendisi de diyorya başkalarına anlatılan aşk gerçek değil dalgası geçilen vs. keşke bize de anlatmasaymış. Hangisi daha kötü derseniz bence bu kadının çürümüş aklıyla anemi olan sıradan bir hovardayı karşılaştırmak mantıksız.En şaşırdığımsa kitabın sonundaki kitaptaki bazı ifadelerin psikolojik anlamlarıyla ilgili olan Ahmet Cemal'in yazdığı bölümdü, size yemin ediyorum ki 2 sayfa yazdığı son sözü okumak benim için 1000 kat daha keyifliydi.Şey gibi bir ilkel âyette hiç bulunmayan bilimsel özellikleri meale yansıtmak gibiydi sonsöz. Çok psikolojiye hakimse bunu yazmasaymış, adeta sazan avlıyor.Kendi içinde büyüttüğü ve sakladığı bir hastalık , gizli bir fantezi ve belki de para kasmak için yazdığı bir kitap sadece diye düşünüyorum.Kötü psikolojiyi yansıtan olayları sevmeyeceğim diye bir kaide yok, sadece bu olmamış. Ve kitaptan hiçbir zevk kırıntısı almayacağınıza sizi temin ederim, ne kadar kısa olursa olsun.