Dün gece 16 aylık kızım Aliye Sena, uyku vakti (ve uykusu) gelmesine rağmen legolarını görerek onlarla oynamak istedi. Mızırdanarak lego çantasını yanımıza getirdi ve fermuarını açmamızı bekledi. Hayır, uyku vakti demenin veya çantayı elinden almanın sadece ağlamasını arttıracağını görebiliyordum. Duygularını anlayıp ona yansıttım. Legolarınla oynamak istiyorsun öyle mi dedim. Bir anda mızırdanmayı kesip yüzüme bakarak "hı hıı" dedi. Getir çantanı yatağının yanına koyalım, sabah oynayabiliriz, ne dersin dedim. Beraber çantasını taşıdık ancak hâlâ bir anlaşma sağlayamamıştık, çantanın sapını sıkıca tutmaya ve açmamızı beklemeye devam ediyordu. Çantayı yatağının içine alabileceği, istediği yere koyabileceği gibi konularda seçim yapmakta özgür olduğu ancak çantanın şu an açılmasının bir seçenek olmadığını tekrar tekrar güzelce ifade ettim. En son annesi kucaklayıp kaldırırken hâlâ çantanın sapından sımsıkı tutmuş çantayı havada peşinden gezdiriyor ve gözleriyle benden bir yol çare bekliyordu. Nihayet ışık söndü, tutarlı ve kararlı tutumumuz yüzünden çantayı fazla ağlamadan bıraktı. Evin tutarlı ve makul kurallarının olması, anne ve babanın birbirinin kurallarını delmemesi önemli. Çocuğun duygularının farkında olunduğunun kendisine yansıtılması daha önemli. İşte o zaman sıkıcı ama onların iyiliğine olan kurallarımızı anlayışla karşılıyorlar. Zamanla ve kısmen :)