"Anlıyor ve görüyordu ki, her şey gelip geçiciydi.Baki olansa yalnız Allah'tı."
.
"Ve ben ölüyüm sanki.Ölmemiş bir ölüyüm sanki."
.
"Dışarda aradığın her şeyin kendi içinde bulunduğunu, yakutların, zebercetlerin, elmasların kendi göğsünde saklandığını keşfedeceksin."
.
"Kimi zaman insan dışarda esir, zindanda özgürdür.Asıl özgürlük, ruhun özgürlüğüdür.O da ancak Tanrı sevgisi ile gerçekleşir."
.
"Sanki hayat, insan yürümeye başladıktan sonra, durmadan yürümekti."
.
.
.
Sezai Karakoç'un bu kitabında genel olarak ölüm,ilahi aşk, dünya, yalnızlık vb. temalara yer verilmiş.12 hikayeden oluşan bu kitapta hemen hemen her sayfa da alti çizilecek yerler bulmak mümkün.
Portrelerden kasıtta bu temalarin insanlara nasil sirayet ettiği, onlar üzerinde nasıl şekillendiği söz konusu.İnsanin ölümle, yalnızlıkla nasıl dile geldiği.
Ve kitabın en sonunda şöyle bir kısım geçer:
"O evini bulmuştu.Sira bendeydi.Dişari çıktım ve yeni bir ev aramaya koyuldum."
Burada yeni evden söz edilen belki de cennettir.Belki de başka bir şey.
Siz nasıl anlamlandirirsaniz işte.Zaten hikayenin adi da"Kiralik Bir Ev" bunun dünya ile bir bagdasiklik kurulduğu kanısındayım.
Sezai Karakoç hikâyeleriyle de kelime oyunu sunmuş bizlere. Ne hoş ama.
Herkese keyifli okumalar olsun o zaman.