Arkadaşımla bir yabancı film seyrediyorduk. ismi çok önemli değil. hemen her zaman ki gibi tutkuları olan insanlar vardı filmde.
"Bizim tutkularımız yok, öyle yetiştirilmedik." dedim.
Arkadaşım da, "Zaman zaman anlık tutkularımız olur hepimizin." dedi.
"Onu demiyorum, onlar başka; hayatının bir tutkusu olması lazım. geleceğe baktığında şunu yapmam lazım, benim dünyaya geliş amacım bu dediğimiz bir şey yok. hayatın ritmi içinde eğitildik. hangi sınavı kazanmışsak ve neresi önerilmişse orada okuduk. üniversite sınavına girdiğimiz de en çok istediğimiz bölümde değil de ilk tercihimizde okuduk. yarım bırakıp bir daha sınava girmeye cesaret etmedik. tek tercih yapmadık boşta kalma, askere gitme vs vs korkularıyla. benim hayatımın amacı bu. bu olmazsa gerisi yalan demedik. kadere inanmadığımızla övünsek de bir kadercilikti gitti hayatımızda. hani neremizde tutku?"
"Doğru!" dedi o da.
sonra aklıma içimde her daim olan bir roman yazma isteği geldi. sonra aklıma Hamsun'un "Açlık" romanı geldi.
Utandım!